بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلْعَظِيمِ ﴿٢

(2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi (mi)?

— Diyanet İşleri

ٱلَّذِى هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ ﴿٣

(2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi (mi)?

— Diyanet İşleri

كَلَّا سَيَعْلَمُونَ ﴿٤

Hayır, ileride bilecekler.

— Diyanet İşleri

ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ ﴿٥

Yine hayır; ileride bilecekler.

— Diyanet İşleri

أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ مِهَٰدًا ﴿٦

(6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?

— Diyanet İşleri

وَٱلْجِبَالَ أَوْتَادًا ﴿٧

(6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?

— Diyanet İşleri

وَخَلَقْنَٰكُمْ أَزْوَٰجًا ﴿٨

Sizleri (erkekli dişili) eşler hâlinde yarattık.

— Diyanet İşleri

وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا ﴿٩

Uykunuzu bir dinlenme (sebebi) kıldık.

— Diyanet İşleri

وَجَعَلْنَا ٱلَّيْلَ لِبَاسًا ﴿١٠

Geceyi (sizi örten) bir elbise yaptık.

— Diyanet İşleri

وَجَعَلْنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشًا ﴿١١

Gündüzü de geçimi temin zamanı kıldık.

— Diyanet İşleri

وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا ﴿١٢

Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik.

— Diyanet İşleri

AYARLAR