بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا ﴿١٢

Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik.

— Diyanet İşleri

وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا ﴿١٣

Alev alev yanan aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kandil yarattık.

— Diyanet İşleri

وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلْمُعْصِرَٰتِ مَآءً ثَجَّاجًا ﴿١٤

(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.

— Diyanet İşleri

لِّنُخْرِجَ بِهِۦ حَبًّا وَنَبَاتًا ﴿١٥

(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.

— Diyanet İşleri

وَجَنَّٰتٍ أَلْفَافًا ﴿١٦

(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.

— Diyanet İşleri

إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ كَانَ مِيقَٰتًا ﴿١٧

Şüphesiz hüküm ve ayırma günü belirlenmiş bir vakittir.

— Diyanet İşleri

يَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا ﴿١٨

Bu, sûra üfürüleceği gün gerçekleşir ve siz bölük bölük gelirsiniz.

— Diyanet İşleri

وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ أَبْوَٰبًا ﴿١٩

Gök açılır ve kapı kapı olur.

— Diyanet İşleri

وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا ﴿٢٠

Dağlar yürütülür, serap hâline gelir.

— Diyanet İşleri

إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا ﴿٢١

(21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir.

— Diyanet İşleri

لِّلطَّٰغِينَ مَـَٔابًا ﴿٢٢

(21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir.

— Diyanet İşleri

AYARLAR