بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا ﴿١٢

Ve üstünüze yedi sağlam bina çattık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Üstünüzde yedi sağlamı bina ettik.

— İbni Kesir

Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik.

— Diyanet İşleri

Üstünüze sağlam sağlam yedi (gök) bina etdik.

— Hasan Basri Çantay

Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik.

— Seyyid Kutub

وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا ﴿١٣

Ve içlerine şa'şaalı parıl parıl bir kandil astık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Pırıl pırıl parlayan bir kandil astık.

— İbni Kesir

Alev alev yanan aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kandil yarattık.

— Diyanet İşleri

(Ona) parıl parıl parıldayan bir kandil asdık.

— Hasan Basri Çantay

Oraya parlak kandiller astık.

— Seyyid Kutub

وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلْمُعْصِرَٰتِ مَآءً ثَجَّاجًا ﴿١٤

Ve o musıralardan şarıl şarıl bir su indirdik.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sıkıştırılmlşlardan da şarıl şarıl bir su indirdik.

— İbni Kesir

(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.

— Diyanet İşleri

O sıkıcı mengenelerden de şarıl şarıl su indirdik,

— Hasan Basri Çantay

Sıkışan bulutlardan şarıl şarıl su indirdik ki,

— Seyyid Kutub

لِّنُخْرِجَ بِهِۦ حَبًّا وَنَبَاتًا ﴿١٥

Çıkaralım diye onunla taneler ve otlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki onunla taneler ve bitkiler çıkaralım.

— İbni Kesir

(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.

— Diyanet İşleri

(15-16) Onunla dâne, nebat ve (ağadan birbirine) sarmaşmış bağçeler çıkaralım diye.

— Hasan Basri Çantay

(15-16) Onunla taneler, bitkiler ve birbirine sarmaş dolaş olmuş ağaçlı bahçeler çıkaralım.

— Seyyid Kutub

وَجَنَّٰتٍ أَلْفَافًا ﴿١٦

Ve sarmaş dolaş bağlar bağçeler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve sarmaş dolaş bahçeler yetirelim.

— İbni Kesir

(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.

— Diyanet İşleri

(15-16) Onunla dâne, nebat ve (ağadan birbirine) sarmaşmış bağçeler çıkaralım diye.

— Hasan Basri Çantay

(15-16) Onunla taneler, bitkiler ve birbirine sarmaş dolaş olmuş ağaçlı bahçeler çıkaralım.

— Seyyid Kutub

إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ كَانَ مِيقَٰتًا ﴿١٧

Şüphesiz ki o fasıl günü bir miykat olmuştur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu, hüküm günü; ta'yin edilmiş bir vakittir.

— İbni Kesir

Şüphesiz hüküm ve ayırma günü belirlenmiş bir vakittir.

— Diyanet İşleri

Şübhe yok ki o (hak ile batılı) ayırd etme ve hukûm verme günü ta'yîn edilmiş bir vakıtdır,

— Hasan Basri Çantay

Muhakkak ki hüküm günü, belirlenmiş bir vakittir.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا ﴿١٨

O gün ki sur üfürülür derken gelirsiniz fevcâ fevc.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sur'a üfürüldüğü gün, hepiniz bölük bölük gelirsiniz.

— İbni Kesir

Bu, sûra üfürüleceği gün gerçekleşir ve siz bölük bölük gelirsiniz.

— Diyanet İşleri

o gün «Suur» a üfürülecek de hepiniz bölük bölük geleceksiniz,

— Hasan Basri Çantay

Sur'a üflendiği gün, bölük bölük Allah'a gelirsiniz.

— Seyyid Kutub

وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ أَبْوَٰبًا ﴿١٩

Semâ da açılmış olmuştur ebvab.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gök açılmış, kapı kapı olmuştur.

— İbni Kesir

Gök açılır ve kapı kapı olur.

— Diyanet İşleri

(o gün) gök açılmış, kapı kapı olmuş,

— Hasan Basri Çantay

O gün gökyüzü açılır ve orada pek çok kapılar oluşur.

— Seyyid Kutub

وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا ﴿٢٠

Ve dağlar yütürülmüş olmuştur serab.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dağlar yürütülmüş, serab olmuştur.

— İbni Kesir

Dağlar yürütülür, serap hâline gelir.

— Diyanet İşleri

dağlar (yerlerinden koparılıb) yürütülmüş, bir serab haaline gelmişdir.

— Hasan Basri Çantay

Dağlar yürütülür, serap haline gelir.

— Seyyid Kutub

إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا ﴿٢١

Şüphesiz ki cehennem olmuştur mırsad.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki cehennem; bir gözetleme yeridir.

— İbni Kesir

(21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir.

— Diyanet İşleri

Şübhesiz ki cehennem bir pusudur.

— Hasan Basri Çantay

Cehennem de suçluları gözetleyip durmaktadır.

— Seyyid Kutub

لِّلطَّٰغِينَ مَـَٔابًا ﴿٢٢

Azgınlar için bir meâb.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Azgınlar için varılacak bir yer.

— İbni Kesir

(21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir.

— Diyanet İşleri

Azgınların dönüb dolaşıb girecekleri bir yerdir.

— Hasan Basri Çantay

Orası azgınların varacağı yerdir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR