بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

كَأَنَّهُۥ جِمَٰلَتٌ صُفْرٌ ﴿٣٣

Herbiri sanki sarı sarı erkek develerdir.

— Hasan Basri Çantay

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٤

Yalan sayanların vay o gün haaline!

— Hasan Basri Çantay

هَٰذَا يَوْمُ لَا يَنطِقُونَ ﴿٣٥

Bu, (hepsinin) dillerinin tutulacağı bir gündür.

— Hasan Basri Çantay

وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ ﴿٣٦

Onlara izin de verilmeyecek ki özür dilesinler.

— Hasan Basri Çantay

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٧

(Bu günü) yalan sayanların o gün vay haaline!

— Hasan Basri Çantay

هَٰذَا يَوْمُ ٱلْفَصْلِۖ جَمَعْنَٰكُمْ وَٱلْأَوَّلِينَ ﴿٣٨

Bu, ayırd etme ve hukûm verme günüdür. Sizi de, evvelki (ümmet) leri de (bir arada) toplamışızdır.

— Hasan Basri Çantay

فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ ﴿٣٩

Eğer bir hıyleniz varsa hemen bu hileyi bana yapın!

— Hasan Basri Çantay

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٠

(Ba'si) yalan sayanların o gün vay haaline!

— Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى ظِلَٰلٍ وَعُيُونٍ ﴿٤١

(41-42) Hakıykat, takva saahibleri gölgeler, pınarlar ve canları ne isterse onlardan bir çok meyveler içindedirler.

— Hasan Basri Çantay

وَفَوَٰكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٤٢

(41-42) Hakıykat, takva saahibleri gölgeler, pınarlar ve canları ne isterse onlardan bir çok meyveler içindedirler.

— Hasan Basri Çantay

كُلُواْ وَٱشْرَبُواْ هَنِيٓـًٔۢا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٤٣

(Şöyle denilir): «İşlemiş olduğunuz (iyi) amel (ve hareketlere mukaabil afiyetle yeyin, için».

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR