بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّهَا تَرۡمِي بِشَرَرٖ كَٱلۡقَصۡرِ ٣٢

Çünkü o, öyle şirareler atacaktır ki her biri bir saray gibi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O; her biri bir saray gibi kıvılcımlar atar.

– İbni Kesir

Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.

– Diyanet İşleri

Çünkü o (ateş) öyle kıvılcım atar ki herbiri sanki bir saraydır.

– Hasan Basri Çantay

O saray gibi kocaman kıvılcımlar saçar.

– Seyyid Kutub

كَأَنَّهُۥ جِمَٰلَتٞ صُفۡرٞ ٣٣

Sanki sarı sarı hopalar gibi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve her biri sanki birer sarı erkek devedir.

– İbni Kesir

Bunlar sanki birer kızıl devedir.

– Diyanet İşleri

Herbiri sanki sarı sarı erkek develerdir.

– Hasan Basri Çantay

Her biri birer sarı deve gibi kıvılcımlar,

– Seyyid Kutub

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٣٤

Vay haline o gün yalan diyenlerin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Vay haline o gün, yalanlayanların.

– İbni Kesir

O gün vay yalanlayanların hâline!

– Diyanet İşleri

Yalan sayanların vay o gün haaline!

– Hasan Basri Çantay

O gün inkarcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

هَٰذَا يَوۡمُ لَا يَنطِقُونَ ٣٥

Bugün nutukları tutulacağı gündür.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu; onların konuşamayacakları gündür.

– İbni Kesir

Bu, konuşamayacakları gündür.

– Diyanet İşleri

Bu, (hepsinin) dillerinin tutulacağı bir gündür.

– Hasan Basri Çantay

Bugün onların konuşamayacakları bir gündür.

– Seyyid Kutub

وَلَا يُؤۡذَنُ لَهُمۡ فَيَعۡتَذِرُونَ ٣٦

İzin de verilmezki itizar ederler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara izin de verilmez ki özür dilesinler.

– İbni Kesir

Onlara izin de verilmez ki, özür dilesinler.

– Diyanet İşleri

Onlara izin de verilmeyecek ki özür dilesinler.

– Hasan Basri Çantay

Özür dilemelerine de izin verilmez.

– Seyyid Kutub

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٣٧

Vay haline o gün yalan diyenlerin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Vay haline o gün, yalanlayanların.

– İbni Kesir

O gün vay yalanlayanların hâline!

– Diyanet İşleri

(Bu günü) yalan sayanların o gün vay haaline!

– Hasan Basri Çantay

O gün inkarcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِۖ جَمَعۡنَٰكُمۡ وَٱلۡأَوَّلِينَ ٣٨

Bu işte o fasıl günü topladık sizi ve evvelkileri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu; sizleri ve öncekileri topladığımız hüküm günüdür.

– İbni Kesir

Bu, hüküm ve ayırma günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya toplamışızdır.

– Diyanet İşleri

Bu, ayırd etme ve hukûm verme günüdür. Sizi de, evvelki (ümmet) leri de (bir arada) toplamışızdır.

– Hasan Basri Çantay

Bugün sizi ve sizden öncekileri biraraya getirdiğimiz bir hüküm günüdür.

– Seyyid Kutub

فَإِن كَانَ لَكُمۡ كَيۡدٞ فَكِيدُونِ ٣٩

Varsa bir fenniniz atlatın beni.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer Bana karşı bir düzeniniz varsa; onu hemen kurun.

– İbni Kesir

Eğer bir tuzağınız varsa, haydi bana tuzak kurun!

– Diyanet İşleri

Eğer bir hıyleniz varsa hemen bu hileyi bana yapın!

– Hasan Basri Çantay

Eğer bana karşı oynayacağınız bir oyununuz varsa haydi, oynayın bakalım.

– Seyyid Kutub

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٤٠

Vay haline o gün yalan diyenlerin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Vay haline o gün, yalanlayanların.

– İbni Kesir

O gün vay yalanlayanların hâline!

– Diyanet İşleri

(Ba'si) yalan sayanların o gün vay haaline!

– Hasan Basri Çantay

O gün inkarcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي ظِلَٰلٖ وَعُيُونٖ ٤١

Şüphesiz ki (korunan) müttakîler gölgelerde kaynaklar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki muttakiler, gölgeliklerde ve pınarlardadırlar.

– İbni Kesir

Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar.

– Diyanet İşleri

(41-42) Hakıykat, takva saahibleri gölgeler, pınarlar ve canları ne isterse onlardan bir çok meyveler içindedirler.

– Hasan Basri Çantay

Kötülüklerden sakınanlara gelince anlar ağaç gölgeleri altında ve pınar başlarındadırlar.

– Seyyid Kutub

وَفَوَٰكِهَ مِمَّا يَشۡتَهُونَ ٤٢

Ve canlarının istediğinden meyveler içindedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve canlarının istediğinden meyveler.

– İbni Kesir

Canlarının çektiği meyveler içerisindedirler.

– Diyanet İşleri

(41-42) Hakıykat, takva saahibleri gölgeler, pınarlar ve canları ne isterse onlardan bir çok meyveler içindedirler.

– Hasan Basri Çantay

Canlarının çektiği meyvalarla başbaşadırlar.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu