بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ شَٰمِخَٰتٍ وَأَسْقَيْنَٰكُم مَّآءً فُرَاتًا ﴿٢٧

Orada yüksek dağlar yaratmadık ve size tatlı sular içirmedik mi?

— Seyyid Kutub

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٢٨

O gün inkarcıların vay haline!

— Seyyid Kutub

ٱنطَلِقُوٓاْ إِلَىٰ مَا كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ﴿٢٩

Şimdi inkar ettiğiniz yere koşunuz!

— Seyyid Kutub

ٱنطَلِقُوٓاْ إِلَىٰ ظِلٍّ ذِى ثَلَٰثِ شُعَبٍ ﴿٣٠

Üç çatallı gölgeye koşunuz.

— Seyyid Kutub

لَّا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِى مِنَ ٱللَّهَبِ ﴿٣١

Serinlik sağlamayan ve alevden korumayan gölgeye!

— Seyyid Kutub

إِنَّهَا تَرْمِى بِشَرَرٍ كَٱلْقَصْرِ ﴿٣٢

O saray gibi kocaman kıvılcımlar saçar.

— Seyyid Kutub

كَأَنَّهُۥ جِمَٰلَتٌ صُفْرٌ ﴿٣٣

Her biri birer sarı deve gibi kıvılcımlar,

— Seyyid Kutub

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٤

O gün inkarcıların vay haline!

— Seyyid Kutub

هَٰذَا يَوْمُ لَا يَنطِقُونَ ﴿٣٥

Bugün onların konuşamayacakları bir gündür.

— Seyyid Kutub

وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ ﴿٣٦

Özür dilemelerine de izin verilmez.

— Seyyid Kutub

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٧

O gün inkarcıların vay haline!

— Seyyid Kutub

AYARLAR