بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ شَٰمِخَٰتٍ وَأَسْقَيْنَٰكُم مَّآءً فُرَاتًا ﴿٢٧

Ve oturtupta onda yumru yumru oturaklı dağlar, sunmadıkmı size bir su (tatlı) bir furat.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Orada yüksek ve sabit dağlar var edip tatlı sular içirmedik mi size?

— İbni Kesir

Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi?

— Diyanet İşleri

Orada sabit sabit, yüce yüce (dağlar) vücûde getirmedik mi? Size tatlı bir su da içirmedik mi?

— Hasan Basri Çantay

Orada yüksek dağlar yaratmadık ve size tatlı sular içirmedik mi?

— Seyyid Kutub

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٢٨

Vay haline o gün yalan diyenlerin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Vay haline o gün, yalanlayanların.

— İbni Kesir

O gün vay yalanlayanların hâline!

— Diyanet İşleri

(Bu gibi ni'metleri) yalan sayanlarını o gün vay haaline!

— Hasan Basri Çantay

O gün inkarcıların vay haline!

— Seyyid Kutub

ٱنطَلِقُوٓاْ إِلَىٰ مَا كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ﴿٢٩

Haydi boşanın o yalan dediğinize.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Varın yalanlayıp durduğunuz şeye gidin.

— İbni Kesir

Onlara şöyle denecek: “Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin.”

— Diyanet İşleri

(O kâfirlere şöyle denilecek:) «(Haydi) o yalan diyegeldiğiniz şey'e (azaba) gidin».

— Hasan Basri Çantay

Şimdi inkar ettiğiniz yere koşunuz!

— Seyyid Kutub

ٱنطَلِقُوٓاْ إِلَىٰ ظِلٍّ ذِى ثَلَٰثِ شُعَبٍ ﴿٣٠

Haydi boşanın bir üç çatallı gölgeye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Üç kollu gölgeye gidin.

— İbni Kesir

(30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.”

— Diyanet İşleri

«Haydi (cehennemin) üç kola (ayrılmış) (duman) gölgesine gidin».

— Hasan Basri Çantay

Üç çatallı gölgeye koşunuz.

— Seyyid Kutub

لَّا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِى مِنَ ٱللَّهَبِ ﴿٣١

Ne gölgelendirir ne alevden korur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gölge yapmaz ve alevden korumaz.

— İbni Kesir

(30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.”

— Diyanet İşleri

(Ki o), gölgelendirici değildir. (Onları) alevden de korumaz.

— Hasan Basri Çantay

Serinlik sağlamayan ve alevden korumayan gölgeye!

— Seyyid Kutub

إِنَّهَا تَرْمِى بِشَرَرٍ كَٱلْقَصْرِ ﴿٣٢

Çünkü o, öyle şirareler atacaktır ki her biri bir saray gibi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O; her biri bir saray gibi kıvılcımlar atar.

— İbni Kesir

Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.

— Diyanet İşleri

Çünkü o (ateş) öyle kıvılcım atar ki herbiri sanki bir saraydır.

— Hasan Basri Çantay

O saray gibi kocaman kıvılcımlar saçar.

— Seyyid Kutub

كَأَنَّهُۥ جِمَٰلَتٌ صُفْرٌ ﴿٣٣

Sanki sarı sarı hopalar gibi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve her biri sanki birer sarı erkek devedir.

— İbni Kesir

Bunlar sanki birer kızıl devedir.

— Diyanet İşleri

Herbiri sanki sarı sarı erkek develerdir.

— Hasan Basri Çantay

Her biri birer sarı deve gibi kıvılcımlar,

— Seyyid Kutub

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٤

Vay haline o gün yalan diyenlerin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Vay haline o gün, yalanlayanların.

— İbni Kesir

O gün vay yalanlayanların hâline!

— Diyanet İşleri

Yalan sayanların vay o gün haaline!

— Hasan Basri Çantay

O gün inkarcıların vay haline!

— Seyyid Kutub

هَٰذَا يَوْمُ لَا يَنطِقُونَ ﴿٣٥

Bugün nutukları tutulacağı gündür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bu; onların konuşamayacakları gündür.

— İbni Kesir

Bu, konuşamayacakları gündür.

— Diyanet İşleri

Bu, (hepsinin) dillerinin tutulacağı bir gündür.

— Hasan Basri Çantay

Bugün onların konuşamayacakları bir gündür.

— Seyyid Kutub

وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ ﴿٣٦

İzin de verilmezki itizar ederler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara izin de verilmez ki özür dilesinler.

— İbni Kesir

Onlara izin de verilmez ki, özür dilesinler.

— Diyanet İşleri

Onlara izin de verilmeyecek ki özür dilesinler.

— Hasan Basri Çantay

Özür dilemelerine de izin verilmez.

— Seyyid Kutub

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٧

Vay haline o gün yalan diyenlerin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Vay haline o gün, yalanlayanların.

— İbni Kesir

O gün vay yalanlayanların hâline!

— Diyanet İşleri

(Bu günü) yalan sayanların o gün vay haaline!

— Hasan Basri Çantay

O gün inkarcıların vay haline!

— Seyyid Kutub

AYARLAR