بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

أَلَمْ نُهْلِكِ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿١٦

Biz öncekileri (bu tekzîblerinden dolayı) helak etmedik mi?

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ ٱلْءَاخِرِينَ ﴿١٧

Sonra geridekileri de onların arkasına takacağız.

— Hasan Basri Çantay

كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِٱلْمُجْرِمِينَ ﴿١٨

Biz günahkârlara böyle yaparız.

— Hasan Basri Çantay

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٩

(Allahın âyetlerini ve peygamberlerini) yalan sayanların o gün vay haaline!

— Hasan Basri Çantay

أَلَمْ نَخْلُقكُّم مِّن مَّآءٍ مَّهِينٍ ﴿٢٠

Biz, sizi hakıyr bir sudan yaratmadık mı?

— Hasan Basri Çantay

فَجَعَلْنَٰهُ فِى قَرَارٍ مَّكِينٍ ﴿٢١

Onu sağlam bir yerde tutub da,

— Hasan Basri Çantay

إِلَىٰ قَدَرٍ مَّعْلُومٍ ﴿٢٢

ma'lûm bir vaktâ kadar.

— Hasan Basri Çantay

فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ ٱلْقَٰدِرُونَ ﴿٢٣

İşte biz (bunu) kudretimizle yapdık. Demek (biz) ne güzel kaadirler (iz)!

— Hasan Basri Çantay

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٢٤

(Kudretimizi) yalan sayanların vay o gün haaline!

— Hasan Basri Çantay

أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ كِفَاتًا ﴿٢٥

Biz, yeri bir toplantı yeri yapmadık mı?

— Hasan Basri Çantay

أَحْيَآءً وَأَمْوَٰتًا ﴿٢٦

Dirilere de, ölülere de.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR