بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَخَسَفَ ٱلۡقَمَرُ ٨

(7-8-9) İşte göz (hayret ve dehşetle) kamaşdığı, ay tutul (ub karardığı, güneşle ay bir araya getirildiği zaman,

– Hasan Basri Çantay

وَجُمِعَ ٱلشَّمۡسُ وَٱلۡقَمَرُ ٩

(7-8-9) İşte göz (hayret ve dehşetle) kamaşdığı, ay tutul (ub karardığı, güneşle ay bir araya getirildiği zaman,

– Hasan Basri Çantay

يَقُولُ ٱلۡإِنسَٰنُ يَوۡمَئِذٍ أَيۡنَ ٱلۡمَفَرُّ ١٠

(Evet) o gün insan «Kaçış nereye?» diyecek.

– Hasan Basri Çantay

كـَلَّا لَا وَزَرَ ١١

Hayır, hiçbir sığınak yok.

– Hasan Basri Çantay

إِلَىٰ رَبِّكَ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡمُسۡتَقَرُّ ١٢

O gün herkesin (varıb) duracağı yer ancak Rabbin (in huzuuru) dur.

– Hasan Basri Çantay

يُنَبَّؤُاْ ٱلۡإِنسَٰنُ يَوۡمَئِذِۭ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ ١٣

O gün insana, önden yolladığı şeyler (amel ve hareketler) le geri bırakdığı (ne varsa, hepsi) haber verilecek.

– Hasan Basri Çantay

بَلِ ٱلۡإِنسَٰنُ عَلَىٰ نَفۡسِهِۦ بَصِيرَةٞ ١٤

Daha doğrusu insan (bizzat) kendisine karşı bir şâhiddir.

– Hasan Basri Çantay

وَلَوۡ أَلۡقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ ١٥

Velev ki o, (bütün) ma'ziretlerini (meydana) atmış olsun.

– Hasan Basri Çantay

لَا تُحَرِّكۡ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعۡجَلَ بِهِۦٓ ١٦

Onu acele (kavrayıb ezber) etmen için (Cebrâîl vahyi iyice bitirmeden) dilini onunla depretme.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ عَلَيۡنَا جَمۡعَهُۥ وَقُرۡءَانَهُۥ ١٧

Onu (göğsünde) toplamak, onu (dilinde akıtıb) okutmak şübhesiz bize âiddir.

– Hasan Basri Çantay

فَإِذَا قَرَأۡنَٰهُ فَٱتَّبِعۡ قُرۡءَانَهُۥ ١٨

Öyleyse biz onu okuduğumuz vakit sen onun kıraatine uy.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu