بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُۥ ﴿١٩

Sonra şüphesiz onu açıklamak da Bize aittir.

— İbni Kesir

كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ ٱلْعَاجِلَةَ ﴿٢٠

Hayır, bilakis siz, çabuk geçeni seversiniz.

— İbni Kesir

وَتَذَرُونَ ٱلْءَاخِرَةَ ﴿٢١

Ve ahireti bırakırsınız.

— İbni Kesir

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ ﴿٢٢

Bir takım yüzler o gün parlayacak,

— İbni Kesir

إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ ﴿٢٣

Rabblarına bakacaklardır.

— İbni Kesir

وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍۭ بَاسِرَةٌ ﴿٢٤

Bir takım yüzler de asıktır.

— İbni Kesir

تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ ﴿٢٥

Belkemiğinin kırılacağını anlar.

— İbni Kesir

كَلَّآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلتَّرَاقِىَ ﴿٢٦

Dikkat edin, köprücük kemiğine bir dayandığı zaman;

— İbni Kesir

وَقِيلَ مَنْۜ رَاقٍ ﴿٢٧

Çare bulacak kim? denir.

— İbni Kesir

وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلْفِرَاقُ ﴿٢٨

Ve ayrılık vaktinin geldiğini anlar.

— İbni Kesir

وَٱلْتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ ﴿٢٩

Bacak da bacağa dolaşır.

— İbni Kesir

AYARLAR