بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَإِذَا قَرَأْنَٰهُ فَٱتَّبِعْ قُرْءَانَهُۥ ١٨

O hâlde, biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna uy.

– Diyanet İşleri

ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُۥ ١٩

Sonra onu açıklamak da bize aittir.

– Diyanet İşleri

كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ ٱلْعَاجِلَةَ ٢٠

(20-21) Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.

– Diyanet İşleri

وَتَذَرُونَ ٱلْءَاخِرَةَ ٢١

(20-21) Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.

– Diyanet İşleri

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ ٢٢

O gün birtakım yüzler aydındır.

– Diyanet İşleri

إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ ٢٣

Rablerine bakarlar.

– Diyanet İşleri

وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍۭ بَاسِرَةٌ ٢٤

O gün birtakım yüzler de asıktır.

– Diyanet İşleri

تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ ٢٥

Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar.

– Diyanet İşleri

كَلَّآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلتَّرَاقِىَ ٢٦

(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

– Diyanet İşleri

وَقِيلَ مَنْۜ رَاقٍ ٢٧

(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

– Diyanet İşleri

وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلْفِرَاقُ ٢٨

(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu