بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ ﴿١٥

Ma'zeretlerini sayıp dökse de.

— İbni Kesir

لَا تُحَرِّكْ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِۦٓ ﴿١٦

Onu acele etmen için dilini onunla beraber oynatma.

— İbni Kesir

إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُۥ وَقُرْءَانَهُۥ ﴿١٧

Şüphesiz onu toplamak ve okutmak Bize aittir.

— İbni Kesir

فَإِذَا قَرَأْنَٰهُ فَٱتَّبِعْ قُرْءَانَهُۥ ﴿١٨

Öyleyse Biz, onu okuduğumuz vakit; sen, onun okunuşunu dinle.

— İbni Kesir

ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُۥ ﴿١٩

Sonra şüphesiz onu açıklamak da Bize aittir.

— İbni Kesir

كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ ٱلْعَاجِلَةَ ﴿٢٠

Hayır, bilakis siz, çabuk geçeni seversiniz.

— İbni Kesir

وَتَذَرُونَ ٱلْءَاخِرَةَ ﴿٢١

Ve ahireti bırakırsınız.

— İbni Kesir

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ ﴿٢٢

Bir takım yüzler o gün parlayacak,

— İbni Kesir

إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ ﴿٢٣

Rabblarına bakacaklardır.

— İbni Kesir

وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍۭ بَاسِرَةٌ ﴿٢٤

Bir takım yüzler de asıktır.

— İbni Kesir

تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ ﴿٢٥

Belkemiğinin kırılacağını anlar.

— İbni Kesir

AYARLAR