بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ ﴿١٥

Velev ki o, (bütün) ma'ziretlerini (meydana) atmış olsun.

— Hasan Basri Çantay

لَا تُحَرِّكْ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِۦٓ ﴿١٦

Onu acele (kavrayıb ezber) etmen için (Cebrâîl vahyi iyice bitirmeden) dilini onunla depretme.

— Hasan Basri Çantay

إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُۥ وَقُرْءَانَهُۥ ﴿١٧

Onu (göğsünde) toplamak, onu (dilinde akıtıb) okutmak şübhesiz bize âiddir.

— Hasan Basri Çantay

فَإِذَا قَرَأْنَٰهُ فَٱتَّبِعْ قُرْءَانَهُۥ ﴿١٨

Öyleyse biz onu okuduğumuz vakit sen onun kıraatine uy.

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُۥ ﴿١٩

Sonra onu açıklamak da hakıykat bize âiddir.

— Hasan Basri Çantay

كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ ٱلْعَاجِلَةَ ﴿٢٠

Yok yok, siz çarçabuk geçen (bu dünyây) i seversiniz.,

— Hasan Basri Çantay

وَتَذَرُونَ ٱلْءَاخِرَةَ ﴿٢١

Âhireti bırakırsınız.

— Hasan Basri Çantay

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ ﴿٢٢

Yüzler (vardır) o gün ter-ü tazedir.

— Hasan Basri Çantay

إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ ﴿٢٣

Rablerine bakacakdır.

— Hasan Basri Çantay

وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍۭ بَاسِرَةٌ ﴿٢٤

Yüzler (vardır), o gün burtarıkdır.

— Hasan Basri Çantay

تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ ﴿٢٥

Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş) yapılacak.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR