بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لَوَّاحَةٞ لِّلۡبَشَرِ ٢٩

Beşere susamış bir susuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Deriyi kavurandır.

– İbni Kesir

Derileri kavurur.

– Diyanet İşleri

insana çok susamışdır.

– Hasan Basri Çantay

Bütün insanların dikkatlerini üzerinde yoğunlaştırır.

– Seyyid Kutub

عَلَيۡهَا تِسۡعَةَ عَشَرَ ٣٠

Üzerinde on dokuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onun üzerinde ondokuz vardır.

– İbni Kesir

Üzerinde on dokuz (görevli melek) vardır.

– Diyanet İşleri

Üzerinde on dokuz (melek) vardır.

– Hasan Basri Çantay

On dokuz tane görevlisi vardır.

– Seyyid Kutub

وَمَا جَعَلۡنَآ أَصۡحَٰبَ ٱلنَّارِ إِلَّا مَلَٰٓئِكَةٗۖ وَمَا جَعَلۡنَا عِدَّتَهُمۡ إِلَّا فِتۡنَةٗ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ لِيَسۡتَيۡقِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ وَيَزۡدَادَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِيمَٰنٗا وَلَا يَرۡتَابَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡمُؤۡمِنُونَ وَلِيَقُولَ ٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ وَٱلۡكَٰفِرُونَ مَاذَآ أَرَادَ ٱللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلٗاۚ كَذَٰلِكَ يُضِلُّ ٱللَّهُ مَن يَشَآءُ وَيَهۡدِي مَن يَشَآءُۚ وَمَا يَعۡلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَۚ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكۡرَىٰ لِلۡبَشَرِ ٣١

Hem biz o ateşin muhafızlarını hep melâike yaptık, sayılarını da ancak küfr edenler için bir fitne kıldık ki kitap verilmiş olanlar yakîn edinsin ve iman edenlere iman artırsın, kitap verilenler ve mü'minler şüphelenmesin, kalblerinde bir maraz bulunanlarla kâfirler de desin: Allah bununla meselâ ne murad etmiş? İşte böyle Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir ve Rabbi’nin ordularını ancak kendisi bilir ve o ancak bir öğüttür düşünmek için beşer.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cehennem bekçilerini yalnız meleklerden kıldık. Onların sayılarını da ancak küfretmiş olanlar için bir fitne kıldık. Ki kendilerine kitab verilmiş olanlar, kesin bilgi sahibi olsunlar. İman edenlerin de imanları artsın. Kendilerine kitab verilmiş olanlar ve mü'minler kuşkuya düşmesinler. Bir de kalblerinde hastalık bulunanlarla kafirler: Bununla Allah neyi kasdetmiş? desinler. İşte böyle Allah, dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. Rabbının ordularını ancak kendisi bilir. Bu, ancak insanlara bir öğüttür.

– İbni Kesir

Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, “Allah, örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi” desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır.

– Diyanet İşleri

Biz o ateşin bekçi (lik) lerine meleklerden başkasını me'mur etmedik. Sayılarını da küfredenler için — başka değil — ancak bir fitne yapdık ki kendilerine kitâb verilenler sağlam bilgi edinsin (ler), îman edenlerin de inanları artsın. (Hulâsa) hem kendilerine kitâb verilenler, hem mü'minler (bu hususda) şüpheye düşmesin (ler). Kalblerinde maraz bulunanlarla kâfirler dahi «Allah bu (aded) le, misâl olarak, yeni murad etmiş?» desin (ler). İşte Allah, kimi dilerse böylece şaşırtır, kimi de dilerse doğru yola getirir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. O, insan (lar) için öğüdden başkası değildir.

– Hasan Basri Çantay

Biz cehennem görevlilerini meleklerden seçtik, sayılarını da kafirler için sınav konusu yaptık ki kitap verilenler bunun hak olduğunu anlasınlar, mü'minlerin de imanı pekişsin. Mü'minler şüphe etmesin. Kalplerinde hastalık olanlar ve kafirler: "Allah bununla ne demek istedi" desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de hidayete eriştirir. Rabbinin ordularının sayısını ancak kendisi bilir. Bu insan için bir öğüttür.

– Seyyid Kutub

كـَلَّا وَٱلۡقَمَرِ ٣٢

Hayır hayır o kamere.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır, andolsun aya,

– İbni Kesir

(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir.

– Diyanet İşleri

Fakat ne gezer! Andolsun aya,

– Hasan Basri Çantay

Hayır, hayır! Andolsun aya,

– Seyyid Kutub

وَٱلَّيۡلِ إِذۡ أَدۡبَرَ ٣٣

Ve döndüğü dem o geceye.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dönüp geldiğinde geceye,

– İbni Kesir

(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir.

– Diyanet İşleri

(Gündüzün hitâmiyle) dönüb geldiği zaman geceye,

– Hasan Basri Çantay

Gerileyen gece karanlığına,

– Seyyid Kutub

وَٱلصُّبۡحِ إِذَآ أَسۡفَرَ ٣٤

Ve açtığı sıra o sabaha kasem olsun ki.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ağardığında sabaha,

– İbni Kesir

(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir.

– Diyanet İşleri

ağardığı dem sabaha ki,

– Hasan Basri Çantay

Söken şafağa.

– Seyyid Kutub

إِنَّهَا لَإِحۡدَى ٱلۡكُبَرِ ٣٥

Her halde büyüklerin biridir o sekar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki o, büyüklerden biridir.

– İbni Kesir

(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir.

– Diyanet İşleri

hakıykaten (o cehennem) büyük büyük (belâ) lardan biridir,

– Hasan Basri Çantay

Sakar (cehennem) büyük gerçeklerden biridir.

– Seyyid Kutub

نَذِيرٗا لِّلۡبَشَرِ ٣٦

Gocundurmak içi beşeri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İnsanlar için uyarıcıdır.

– İbni Kesir

(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir.

– Diyanet İşleri

(36-37) İnsan (lar) için, sizden ileri gitmek, yahud geri kalmak isteyenler için en korkutucu olmak bakımından.

– Hasan Basri Çantay

İnsanlar için uyarıcıdır.

– Seyyid Kutub

لِمَن شَآءَ مِنكُمۡ أَن يَتَقَدَّمَ أَوۡ يَتَأَخَّرَ ٣٧

İçinizden ileri gitmek veya geri kalmak istiyen kimseleri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İçinizden öne geçmek veya geri kalmak isteyenler için.

– İbni Kesir

(32-37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir.

– Diyanet İşleri

(36-37) İnsan (lar) için, sizden ileri gitmek, yahud geri kalmak isteyenler için en korkutucu olmak bakımından.

– Hasan Basri Çantay

Aranızdaki ilerlemek isteyenler için de, geriye gitmeyi tercih edenler için de.

– Seyyid Kutub

كُلُّ نَفۡسِۭ بِمَا كَسَبَتۡ رَهِينَةٌ ٣٨

Her nefis kazancına bağlıdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Her nefis kazandığı ile bağlıdır.

– İbni Kesir

Herkes kazandığına karşılık bir rehindir.

– Diyanet İşleri

Her nefs, kazandığı (kesb-ü ihtiyar etdiği) şey mukaabilinde bir rehindir.

– Hasan Basri Çantay

Herkes tutumunun ve davranışlarının tutsağıdır.

– Seyyid Kutub

إِلَّآ أَصۡحَٰبَ ٱلۡيَمِينِ ٣٩

Ancak ashabı yemîn.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak sağcılar müstesna.

– İbni Kesir

Ancak ahiret mutluluğuna eren kimseler başka.

– Diyanet İşleri

Ancak sağcılar böyle değil.

– Hasan Basri Çantay

Yalnız defterleri sağ yanlarından verilenler hariç.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu