بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ ﴿١٠

Kâfirlere hiç kolay değildir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kafirler için hiç de kolay değildir.

— İbni Kesir

Kâfirler için hiç kolay değildir.

— Diyanet İşleri

(9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil.

— Hasan Basri Çantay

Kafirler için hiç de kolay değildir.

— Seyyid Kutub

ذَرْنِى وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا ﴿١١

Bırak bana o adamı ki yarattım da tem tek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bırak Beni ve yarattıklarımı tek başına.

— İbni Kesir

Beni, yarattığım kişiyle baş başa bırak.

— Diyanet İşleri

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

— Hasan Basri Çantay

Şu adamın işini bana bırak ki, kendisini yarattığımda yapayalnızdı.

— Seyyid Kutub

وَجَعَلْتُ لَهُۥ مَالًا مَّمْدُودًا ﴿١٢

Hem uzun boylu mal verdim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kendisine bol bol mal verdiğimi,

— İbni Kesir

(12-13) Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim.

— Diyanet İşleri

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

— Hasan Basri Çantay

Ona bol bol mal verdim.

— Seyyid Kutub

وَبَنِينَ شُهُودًا ﴿١٣

Hem goz önünde uğullar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Görülen oğullar verdiğimi,

— İbni Kesir

(12-13) Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim.

— Diyanet İşleri

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

— Hasan Basri Çantay

Gözü önünden ayrılmayan evlatlar verdim.

— Seyyid Kutub

وَمَهَّدتُّ لَهُۥ تَمْهِيدًا ﴿١٤

Hem kendisine bir döşeyip döşedim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onun için yaydıkça yaydığımı.

— İbni Kesir

Kendisine alabildiğine imkânlar sağladım.

— Diyanet İşleri

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

— Hasan Basri Çantay

Her işini yoluna koydum.

— Seyyid Kutub

ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ ﴿١٥

Sonra da tama eder ki daha artırayım.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra daha da artırmamı umar o.

— İbni Kesir

Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar.

— Diyanet İşleri

Sonra da o (bütün bunlara rağmen) hırs ile daha da artırmamı ister.

— Hasan Basri Çantay

Böyleyken halâ daha çoğunu vermemi bekliyor.

— Seyyid Kutub

كَلَّآۖ إِنَّهُۥ كَانَ لِءَايَٰتِنَا عَنِيدًا ﴿١٦

Hayır, çünkü o bizim âyetlerimize bir anud kesildi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; çünkü o, ayetlerimize karşı bir inatçı kesildi.

— İbni Kesir

Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı inatçıdır.

— Diyanet İşleri

Hayır (kat'iyyen artırmayacağım). Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı alabildiğine bir inâdcı (kesilmiş) dir.

— Hasan Basri Çantay

Hayır, hayır! O ayetlerimize inatla karşı çıkıyor.

— Seyyid Kutub

سَأُرْهِقُهُۥ صَعُودًا ﴿١٧

Ben onu dimdik sarpa sardıracağım.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ben; onu sarp bir yokuşa sardıracağım.

— İbni Kesir

Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.

— Diyanet İşleri

Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım.

— Hasan Basri Çantay

Onu sarp bir yokuşa saracağım.

— Seyyid Kutub

إِنَّهُۥ فَكَّرَ وَقَدَّرَ ﴿١٨

Çünkü o bir düşündü, ölçtü biçti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu o, düşündü ve ölçüp biçti.

— İbni Kesir

Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti.

— Diyanet İşleri

Çünkü o (Kur'an hakkında ne diyeceğini) uzun uzadıya düşündü, (kendine göre gûyâ bir) ölçü koydu.

— Hasan Basri Çantay

O düşündü ve değerlendirme yaptı.

— Seyyid Kutub

فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ ﴿١٩

Kahrolası nasıl bitçi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Canı çıkası, nasıl da ölçüp biçti.

— İbni Kesir

Kahrolası nasıl da ölçtü biçti!

— Diyanet İşleri

Hay kahr olası! Ne biçim ölçü kurdu o?

— Hasan Basri Çantay

Kahrolası, nasıl bir değerlendirme yaptı?

— Seyyid Kutub

ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ ﴿٢٠

Sonra kahr olası nasıl biçti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra yine canı çıkası nasıl da öşçüp biçti.

— İbni Kesir

Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti!

— Diyanet İşleri

Yine kahr olası, nasıl ölçü yapdı o?!

— Hasan Basri Çantay

Bir daha kahrolası, nasıl bir değerlendirme yaptı?

— Seyyid Kutub

AYARLAR