بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ إِنْ أَدْرِىٓ أَقَرِيبٌ مَّا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُۥ رَبِّىٓ أَمَدًا ﴿٢٥

De ki: dirayet ile bilmem: yakınmı o size va'dolunan? Yoksa Rabbim onun için bir uzun gayemi yapar?

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Size vaadedilen yakın mıdır, yoksa Rabbım onu uzun süreli mi kılmıştır bilemiyorum.

— İbni Kesir

De ki: “Sizin uyarıldığınız şey yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi koyacaktır, bilemem.”

— Diyanet İşleri

De ki (Habîbim): «Tehdîd edilegeldiğiniz (azâb) ın yakın mı, yoksa Rabbimin ona uzun bir müddet mi' ta'yîn etmiş olduğunu ben bilmem».

— Hasan Basri Çantay

De ki: «Size yöneltilen tehdit yakın mıdır, yoksa Rabbim onun için uzun bir vade mi belirlemiştir, bilmiyorum.»

— Seyyid Kutub

عَٰلِمُ ٱلْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَىٰ غَيْبِهِۦٓ أَحَدًا ﴿٢٦

O bütün gaybi bilir, fakat gaybına kimseyi apaçık agâh etmez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gaybı bilendir. Gaybını kimseye açıklamaz.

— İbni Kesir

O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.

— Diyanet İşleri

(O bütün) ğaybı bilendir. Öyle ki gaybına kimseyi muttali etmez O.

— Hasan Basri Çantay

Gaybın bilgisi O'nun tekelindedir. O gaybın sırlarını hiç kimseye açmaz.

— Seyyid Kutub

إِلَّا مَنِ ٱرْتَضَىٰ مِن رَّسُولٍ فَإِنَّهُۥ يَسْلُكُ مِنۢ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِۦ رَصَدًا ﴿٢٧

İhtiyar buyurduğu bir Resul’den başka, çünkü onun önünden ve ardından râsıdler dizer.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak beğenip seçtiği bir peygamber müstesnadır. Çünkü onun önünden ve ardından gözcüler koyar.

— İbni Kesir

(27-28) Ancak seçtiği resûller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resûllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür.

— Diyanet İşleri

Meğer ki beğenib seçdiği bir peygamber ola. Çünkü O, bunun önünden, ardından gözetleyiciler dizer,

— Hasan Basri Çantay

Bu sırları sadece seçtiği peygamberlerine açar. Onların önlerinden ve arkalarından gözcüler, korucular salar.

— Seyyid Kutub

لِّيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُواْ رِسَٰلَٰتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَىٰ كُلَّ شَىْءٍ عَدَدًۢا ﴿٢٨

Bilsin diyeki onlar Rab’lerinin risaletlerini hakkıyla eriştirmişlerdir ve o onların nezdindekini ihata etmiş ve her şeyi sayısıyla ihsa buyurmuştur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ta ki Rabblarının risaletlerini, gerçekten tebliğ etmiş olduklarını bilsin. Onların yaptıklarını kuşatmış ve her şeyi bir sayı ile saymıştır.

— İbni Kesir

(27-28) Ancak seçtiği resûller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resûllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür.

— Diyanet İşleri

Tâki (o peygamberler), Rablerinin gönderdiklerini (o gözetleyicilerin) hakkıyle (kendilerine) tebliğ etdiklerini (şûhüden) bilsin (ler). (Allah, peygamberin) nezdinde olub bitenleri (onların her haalini ilmiyle) kuşatmış, herşey'i (müfredatı vech ile), sayı (sı) ile saymış (tesbît etmiş) dir.

— Hasan Basri Çantay

Böylece onların, Rabblerinin mesajlarını insanlara duyurduklarını belirler. O onların durumlarını ve tutumlarını bilgisi ile kuşatmış, herşeyi bir bir saymıştır.

— Seyyid Kutub

AYARLAR