بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَقُلْتُ ٱسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ إِنَّهُۥ كَانَ غَفَّارًا ﴿١٠

«Artık, dedim, Rabbinizden mağfiret dileyin. Çünkü O, çok yarlığayıcıdır».

— Hasan Basri Çantay

يُرْسِلِ ٱلسَّمَآءَ عَلَيْكُم مِّدْرَارًا ﴿١١

«(O sayede) O, üstünüze bol yağmur salıverir».

— Hasan Basri Çantay

وَيُمْدِدْكُم بِأَمْوَٰلٍ وَبَنِينَ وَيَجْعَل لَّكُمْ جَنَّٰتٍ وَيَجْعَل لَّكُمْ أَنْهَٰرًا ﴿١٢

«Sizin mallarınızı, oğullarınızı da çoğaltır, size bağlar, bostanlar verir, size ırmaklar akıtır».

— Hasan Basri Çantay

مَّا لَكُمْ لَا تَرْجُونَ لِلَّهِ وَقَارًا ﴿١٣

«Ne oluyor size ki Allahın, sizi bir vekaar (ve şeref saahibi yapmasını) emel edinmezsiniz»?

— Hasan Basri Çantay

وَقَدْ خَلَقَكُمْ أَطْوَارًا ﴿١٤

«Halbuki O, sizi hakıykat türlü türlü tavırlar (haller) le yaratmışdır».

— Hasan Basri Çantay

أَلَمْ تَرَوْاْ كَيْفَ خَلَقَ ٱللَّهُ سَبْعَ سَمَٰوَٰتٍ طِبَاقًا ﴿١٥

«Görmediniz mi, Allah yedi göğü birbiriyle âhengdâr olarak nasıl yaratmış»,

— Hasan Basri Çantay

وَجَعَلَ ٱلْقَمَرَ فِيهِنَّ نُورًا وَجَعَلَ ٱلشَّمْسَ سِرَاجًا ﴿١٦

«onların içinde ayı bir nuur yapmış, güneşi de bir kandil (olarak) asmışdır».

— Hasan Basri Çantay

وَٱللَّهُ أَنۢبَتَكُم مِّنَ ٱلْأَرْضِ نَبَاتًا ﴿١٧

«Allah sizi yerden ot (gibi) bitirdi.

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ يُعِيدُكُمْ فِيهَا وَيُخْرِجُكُمْ إِخْرَاجًا ﴿١٨

«Sonra sizi yine onun içine döndürecek, sizi (yeni) bir çıkarışla (tekrar) çıkaracak».

— Hasan Basri Çantay

وَٱللَّهُ جَعَلَ لَكُمُ ٱلْأَرْضَ بِسَاطًا ﴿١٩

«Allah yeri sizin için bir döşek yapmışdır»,

— Hasan Basri Çantay

لِّتَسْلُكُواْ مِنْهَا سُبُلًا فِجَاجًا ﴿٢٠

«onun geniş yollarında gezib dolaşınız diye».

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR