بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَٱصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا ﴿٥

O halde sabret biraz bir sabri cemîl ile.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُۥ بَعِيدًا ﴿٦

Çünkü onlar onu uzak görürler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَنَرَىٰهُ قَرِيبًا ﴿٧

Biz se onu yakın görürüz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

يَوْمَ تَكُونُ ٱلسَّمَآءُ كَٱلْمُهْلِ ﴿٨

O gün ki olur Semâ erimiş bir maden gibi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ﴿٩

Dağlar da atilmış elvan yun gibi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَا يَسْـَٔلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا ﴿١٠

Ve bir hısım bir hısıma halini sormaz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

يُبَصَّرُونَهُمْۚ يَوَدُّ ٱلْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِى مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍۭ بِبَنِيهِ ﴿١١

Birbirlerine gösterilirlerken, mücrim isterki fidye verse O günün azâbından oğullarını.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَصَٰحِبَتِهِۦ وَأَخِيهِ ﴿١٢

Ve refikasını ve biraderini.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَفَصِيلَتِهِ ٱلَّتِى تُـْٔوِيهِ ﴿١٣

Ve kendini barındıran fasîlesini.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَن فِى ٱلْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ يُنجِيهِ ﴿١٤

Ve arzda bulunanların hepsini de sonra kendini kurtarsa.

— Elmalılı Hamdi Yazır

كَلَّآۖ إِنَّهَا لَظَىٰ ﴿١٥

Hayır, çünkü o salgın bir lezâ.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR