بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
فَمَنِ ٱبْتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْعَادُونَ ٣١
Fakat ondan ötesini arayanlar, işte onlar haddi aşan hâşarılardır.
وَٱلَّذِينَ هُمْ لِأَمَٰنَٰتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَٰعُونَ ٣٢
Ve onlarki emanetlerine ve ahdlerine riayet ederler.
وَٱلَّذِينَ هُم بِشَهَٰدَٰتِهِمْ قَآئِمُونَ ٣٣
Ve onlarki şâhidliklerinde dürüstûrler.
وَٱلَّذِينَ هُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ ٣٤
Ve onlarki namazları üzerine muhafızlık ederler.
أُوْلَٰٓئِكَ فِى جَنَّٰتٍ مُّكْرَمُونَ ٣٥
İşte onlar cennetlerde ikrâm olunanlardır.
فَمَالِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ قِبَلَكَ مُهْطِعِينَ ٣٦
Şimdi nevar o küfredenlere ki sana doğru boyunlarını uzatarak koşuyorlar.
عَنِ ٱلْيَمِينِ وَعَنِ ٱلشِّمَالِ عِزِينَ ٣٧
Sağdan ve soldan fırka fırka.
أَيَطْمَعُ كُلُّ ٱمْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ ٣٨
Onlardan her kişi naîm cennetine sokulacağını ümid mi ediyor?
كَلَّآۖ إِنَّا خَلَقْنَٰهُم مِّمَّا يَعْلَمُونَ ٣٩
Yağma yok, biz onları o bildikleri nesneden yarattık.
فَلَآ أُقْسِمُ بِرَبِّ ٱلْمَشَٰرِقِ وَٱلْمَغَٰرِبِ إِنَّا لَقَٰدِرُونَ ٤٠
Artık o müşriklerin, mağriblerin Rabb’i için yemîne ne hacet, şüphesizki biz elbette kadiriz.
عَلَىٰٓ أَن نُّبَدِّلَ خَيْرًا مِّنْهُمْ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ ٤١
Onları kendilerinden hayırlısına tedbil edebiliriz ve bizim önümüze geçilmez.