بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

لِّلْكَٰفِرِينَ لَيْسَ لَهُۥ دَافِعٌ ﴿٢

Kafirlerin başına; ki onu savacak yoktur.

— Seyyid Kutub

مِّنَ ٱللَّهِ ذِى ٱلْمَعَارِجِ ﴿٣

Yükselme derecelerinin sahibi Allah'tandır.

— Seyyid Kutub

تَعْرُجُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ وَٱلرُّوحُ إِلَيْهِ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُۥ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ ﴿٤

Melekler ve ruh, miktarı elli bin yıl süren bir gün içinde O'na yükselir.

— Seyyid Kutub

فَٱصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا ﴿٥

Şimdi sen güzelce sabret.

— Seyyid Kutub

إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُۥ بَعِيدًا ﴿٦

Onlar onu uzak görüyorlar.

— Seyyid Kutub

وَنَرَىٰهُ قَرِيبًا ﴿٧

Biz ise onu yakın görüyoruz.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ تَكُونُ ٱلسَّمَآءُ كَٱلْمُهْلِ ﴿٨

O gün gök, erimiş bakır gibi olur.

— Seyyid Kutub

وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ﴿٩

Dağlar, atılmış renkli yün gibi olur.

— Seyyid Kutub

وَلَا يَسْـَٔلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا ﴿١٠

Dost dostun halini sormaz.

— Seyyid Kutub

يُبَصَّرُونَهُمْۚ يَوَدُّ ٱلْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِى مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍۭ بِبَنِيهِ ﴿١١

birbirlerine gösterirler. Suçlu ister ki o günün azabından kurtulmak için fidye versin: oğullarını,

— Seyyid Kutub

وَصَٰحِبَتِهِۦ وَأَخِيهِ ﴿١٢

eşini ve kardeşini,

— Seyyid Kutub

AYARLAR