بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لِّلْكَٰفِرِينَ لَيْسَ لَهُۥ دَافِعٌ ٢

(1-3) Soran birisi, yükselme yollarının sahibi Allah tarafından kâfirlere kesinlikle inecek olan ve hiç kimsenin uzaklaştıramayacağı azabı sordu.

– Diyanet İşleri

مِّنَ ٱللَّهِ ذِى ٱلْمَعَارِجِ ٣

(1-3) Soran birisi, yükselme yollarının sahibi Allah tarafından kâfirlere kesinlikle inecek olan ve hiç kimsenin uzaklaştıramayacağı azabı sordu.

– Diyanet İşleri

تَعْرُجُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ وَٱلرُّوحُ إِلَيْهِ فِى يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُۥ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ ٤

Melekler ve Ruh (Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.

– Diyanet İşleri

فَٱصْبِرْ صَبْرًا جَمِيلًا ٥

(Ey Muhammed!) Sen güzel bir şekilde sabret.

– Diyanet İşleri

إِنَّهُمْ يَرَوْنَهُۥ بَعِيدًا ٦

Şüphesiz onlar o azabı uzak görüyorlar.

– Diyanet İşleri

وَنَرَىٰهُ قَرِيبًا ٧

Biz ise onu yakın görüyoruz.

– Diyanet İşleri

يَوْمَ تَكُونُ ٱلسَّمَآءُ كَٱلْمُهْلِ ٨

(8-9) Göğün, erimiş maden gibi ve dağların atılmış renkli yün gibi olacağı günü hatırla.

– Diyanet İşleri

وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ٩

(8-9) Göğün, erimiş maden gibi ve dağların atılmış renkli yün gibi olacağı günü hatırla.

– Diyanet İşleri

وَلَا يَسْـَٔلُ حَمِيمٌ حَمِيمًا ١٠

(O gün) hiçbir samimi dost, dostunu sormaz.

– Diyanet İşleri

يُبَصَّرُونَهُمْۚ يَوَدُّ ٱلْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَدِى مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍۭ بِبَنِيهِ ١١

(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.

– Diyanet İşleri

وَصَٰحِبَتِهِۦ وَأَخِيهِ ١٢

(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu