بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كـَلَّآۖ إِنَّهَا لَظَىٰ ١٥

Hayır, çünkü o salgın bir lezâ.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Fakat ne mümkün, çünkü o; halis alevdir.

– İbni Kesir

(15-16) Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir.

– Diyanet İşleri

Fakat ne mümkin! Çünkü o (ateş) (kâfirler için hazırlanmış) haalis alevdir,

– Hasan Basri Çantay

Hayır! O alevden bir ateştir.

– Seyyid Kutub

نَزَّاعَةٗ لِّلشَّوَىٰ ١٦

Etrafı soyan nari ceza.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Deriyi soyup kavurandır.

– İbni Kesir

(15-16) Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz cehennem, derileri kavurup çıkaran alevli ateştir.

– Diyanet İşleri

bedenin bütün uzuvlarını söküb koparandır (o).

– Hasan Basri Çantay

Deriler kavurur, soyar.

– Seyyid Kutub

تَدۡعُواْ مَنۡ أَدۡبَرَ وَتَوَلَّىٰ ١٧

Çağırır arkasını dönüp tersine gideni.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yüz çevirip arkasına döneni çağırır.

– İbni Kesir

(17-18) O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.

– Diyanet İşleri

(Gel gel diye) çağırır: (îmandan, hakdan) yüz dönen, (tâatden) arka çeviren kişiyi,

– Hasan Basri Çantay

Kendine çağırır; sırtını dönüp gideni.

– Seyyid Kutub

وَجَمَعَ فَأَوۡعَىٰٓ ١٨

Ve toplayıp toplayıp kasaya yığanı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Malını toplayıp kap içinde saklayanı da.

– İbni Kesir

(17-18) O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.

– Diyanet İşleri

(mal) birikdirib de kab içinde saklayanı.

– Hasan Basri Çantay

Mal toplayıp kasada yığanı.

– Seyyid Kutub

۞ إِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ خُلِقَ هَلُوعًا ١٩

Hâkikat o insan helu' yaradilmıştır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekten insan; hırsına düşkün yaratılmıştır.

– İbni Kesir

Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır.

– Diyanet İşleri

Hakıykat insan, hırsına düşkün (ve sabrı kıt) yaratılmışdır.

– Hasan Basri Çantay

Doğrusu insan hırslı ve huysuz yaratılmıştır.

– Seyyid Kutub

إِذَا مَسَّهُ ٱلشَّرُّ جَزُوعٗا ٢٠

Şer dokundumu mızıkcı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Başına bir fenalık gelince, feryadı basandır.

– İbni Kesir

Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır.

– Diyanet İşleri

Kendisine şer dokundu mu feryadı basandır,

– Hasan Basri Çantay

Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.

– Seyyid Kutub

وَإِذَا مَسَّهُ ٱلۡخَيۡرُ مَنُوعًا ٢١

Hayır dokundumu kıskanç.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kendisine bir hayır dokununca da çok cimridir.

– İbni Kesir

Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır.

– Diyanet İşleri

ona hayır dokununca da çok cimri dir.

– Hasan Basri Çantay

Kendisine hayır dokundu mu yoksullara yardım etmez..

– Seyyid Kutub

إِلَّا ٱلۡمُصَلِّينَ ٢٢

Müstesna ancak o musallîler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak namaz kılanlar müstesna.

– İbni Kesir

Ancak, namaz kılanlar başka.

– Diyanet İşleri

(22-23) (Fakat şunlar) öyle değil: Namaz kılanlar ki onlar namazlarına devam edenlerdir.

– Hasan Basri Çantay

Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِينَ هُمۡ عَلَىٰ صَلَاتِهِمۡ دَآئِمُونَ ٢٣

Onlar ki namazlarına müdavimdirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; namazlarında daimdirler.

– İbni Kesir

Onlar, namazlarına devam eden kimselerdir.

– Diyanet İşleri

(22-23) (Fakat şunlar) öyle değil: Namaz kılanlar ki onlar namazlarına devam edenlerdir.

– Hasan Basri Çantay

Onlar ki: Namazlarını sürekli kılarlar aksatmazlar.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ فِيٓ أَمۡوَٰلِهِمۡ حَقّٞ مَّعۡلُومٞ ٢٤

Ve onlarki mallarında vardır bir hakkı malûm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onlar ki; mallarında belirli bir hak vardır;

– İbni Kesir

(24-25) Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

(24-25) Mallarında sâil ve mahrum için belli bir hak tanıyanlar,

– Hasan Basri Çantay

Mallarında belli bir hisse vardır.

– Seyyid Kutub

لِّلسَّآئِلِ وَٱلۡمَحۡرُومِ ٢٥

Hem sâil için hem mahrum.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dilenen ve yoksula.

– İbni Kesir

(24-25) Onlar, mallarında; isteyenler ve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir.

– Diyanet İşleri

(24-25) Mallarında sâil ve mahrum için belli bir hak tanıyanlar,

– Hasan Basri Çantay

Saile ve mahruma.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu