بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

سَأَلَ سَآئِلُۢ بِعَذَابٖ وَاقِعٖ ١

Bir isteyen, inecek azabı istedi.

– Seyyid Kutub

لِّلۡكَٰفِرِينَ لَيۡسَ لَهُۥ دَافِعٞ ٢

Kafirlerin başına; ki onu savacak yoktur.

– Seyyid Kutub

مِّنَ ٱللَّهِ ذِي ٱلۡمَعَارِجِ ٣

Yükselme derecelerinin sahibi Allah'tandır.

– Seyyid Kutub

تَعۡرُجُ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ وَٱلرُّوحُ إِلَيۡهِ فِي يَوۡمٖ كَانَ مِقۡدَارُهُۥ خَمۡسِينَ أَلۡفَ سَنَةٖ ٤

Melekler ve ruh, miktarı elli bin yıl süren bir gün içinde O'na yükselir.

– Seyyid Kutub

فَٱصۡبِرۡ صَبۡرٗا جَمِيلًا ٥

Şimdi sen güzelce sabret.

– Seyyid Kutub

إِنَّهُمۡ يَرَوۡنَهُۥ بَعِيدٗا ٦

Onlar onu uzak görüyorlar.

– Seyyid Kutub

وَنَرَىٰهُ قَرِيبٗا ٧

Biz ise onu yakın görüyoruz.

– Seyyid Kutub

يَوۡمَ تَكُونُ ٱلسَّمَآءُ كَٱلۡمُهۡلِ ٨

O gün gök, erimiş bakır gibi olur.

– Seyyid Kutub

وَتَكُونُ ٱلۡجِبَالُ كَٱلۡعِهۡنِ ٩

Dağlar, atılmış renkli yün gibi olur.

– Seyyid Kutub

وَلَا يَسۡـَٔلُ حَمِيمٌ حَمِيمٗا ١٠

Dost dostun halini sormaz.

– Seyyid Kutub

يُبَصَّرُونَهُمۡۚ يَوَدُّ ٱلۡمُجۡرِمُ لَوۡ يَفۡتَدِي مِنۡ عَذَابِ يَوۡمِئِذِۭ بِبَنِيهِ ١١

birbirlerine gösterirler. Suçlu ister ki o günün azabından kurtulmak için fidye versin: oğullarını,

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu