بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يُرِيدُ أَن يُخْرِجَكُم مِّنْ أَرْضِكُمْۖ فَمَاذَا تَأْمُرُونَ ١١٠

Sizi yerinizden çıkarmak istiyor, binaenaleyh ne emr edersiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُوٓاْ أَرْجِهْ وَأَخَاهُ وَأَرْسِلْ فِى ٱلْمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ ١١١

Onu ve kardeşini dediler: eğle, ve şehirlere toplayıcılar yolla.

– Elmalılı Hamdi Yazır

يَأْتُوكَ بِكُلِّ سَٰحِرٍ عَلِيمٍ ١١٢

Mâhir sihirbazların hepsini sana getirsinler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَجَآءَ ٱلسَّحَرَةُ فِرْعَوْنَ قَالُوٓاْ إِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِن كُنَّا نَحْنُ ٱلْغَٰلِبِينَ ١١٣

Bütün sihirbazlar da Firavuna geldiler, elbette, dediler: Galib gelenler biz olursak bize mükâfat şüphesiz ya?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ لَمِنَ ٱلْمُقَرَّبِينَ ١١٤

Evet, dedi: Hem o vakit siz elbette gözdelerdensiniz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ يَٰمُوسَىٰٓ إِمَّآ أَن تُلْقِىَ وَإِمَّآ أَن نَّكُونَ نَحْنُ ٱلْمُلْقِينَ ١١٥

Yâ Musâ! dediler: Sen mi hünerini ortaya atacaksın, yoksa atanlar biz mi olacağız?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ أَلْقُواْۖ فَلَمَّآ أَلْقَوْاْ سَحَرُوٓاْ أَعْيُنَ ٱلنَّاسِ وَٱسْتَرْهَبُوهُمْ وَجَآءُو بِسِحْرٍ عَظِيمٍ ١١٦

Siz atın, dedi, vaktaki atacaklarını attılar, Nasın gözlerini büyülediler ve onları dehşete düşürdüler, hasılı büyük bir sihir gösterdiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَوْحَيْنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنْ أَلْقِ عَصَاكَۖ فَإِذَا هِىَ تَلْقَفُ مَا يَأْفِكُونَ ١١٧

Biz de Mûsâ’ya "asanı bırakıver" diye vahy ettik, bir de baktılar ki o, onların bütün uydurduklarını yalayıp yutuyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَوَقَعَ ٱلْحَقُّ وَبَطَلَ مَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ١١٨

Artık hak meydana çıktı ve onların bütün yaptıkları hiçe gitti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَغُلِبُواْ هُنَالِكَ وَٱنقَلَبُواْ صَٰغِرِينَ ١١٩

Artık orada mağlûb olmuşlardı, küçük düşmüşlerdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَأُلْقِىَ ٱلسَّحَرَةُ سَٰجِدِينَ ١٢٠

Sihirbazlar hep birden secdeye kapandılar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu