بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَجَآءَ فِرْعَوْنُ وَمَن قَبْلَهُۥ وَٱلْمُؤْتَفِكَٰتُ بِٱلْخَاطِئَةِ ﴿٩

Firavun de geldi, ondan evvelkiler de, mütefikeler de hep o hatâ ile.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun da, ondan öncekiler de ve altüst olmuş kasabalar da hep suçla gelmişlerdi.

— İbni Kesir

Firavun, ondan öncekiler ve yerle bir olan şehirler (halkı olan Lût kavmi) hep o suçu işlediler.

— Diyanet İşleri

Fir'avn da, ondan öncekiler de, altüst olan (kasaba) lar (halkı) da hep o hataayı (meydana) getirdiler (irtikâb etdiler).

— Hasan Basri Çantay

Firavun, ondan öncekiler ve yerle bir olan şehirler o hata ile geldiler.

— Seyyid Kutub

فَعَصَوْاْ رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً ﴿١٠

Hep rablarının Resulü’ne âsî oldular o da onları alıverdi mütezayid bir tutuş (kahir bir kabza) ile.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabblarının elçisine isyan etmişlerdi. Bunun üzerine O da kendilerini gittikçe artan bir şiddetle yakalayıverdi.

— İbni Kesir

Öyle ki Rablerinin elçilerine karşı geldiler. Bunun üzerine Allah da onları gittikçe artan bir azap ile yakaladı.

— Diyanet İşleri

Öyle ki (her ümmet) Rablerinin peygamberine isyan etdiler. Bundan dolayı O da kendilerini fazla bir şiddetle yakalayıverdi.

— Hasan Basri Çantay

Böylece Rablerinin elçisine isyan ettiler. Bu yüzden onları, şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.

— Seyyid Kutub

إِنَّا لَمَّا طَغَا ٱلْمَآءُ حَمَلْنَٰكُمْ فِى ٱلْجَارِيَةِ ﴿١١

Halbuki biz o su tuğyan ettiği vakit sizi akan gemide taşıdık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekten su bastığı zaman sizi; Biz, taşıdık gemide.

— İbni Kesir

(11-12) Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin.

— Diyanet İşleri

Hakıykat, (her yanı) su basdığı (mu'tâd haddini aşdığı) zaman sizi gemide biz taşıdık.

— Hasan Basri Çantay

Sular kabarınca biz sizi akıp giden (gemide) taşıdık ki;

— Seyyid Kutub

لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَآ أُذُنٌ وَٰعِيَةٌ ﴿١٢

Onu sizlere bir anid yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki bunu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım. Ve anlayışlı kulaklar anlasın diye.

— İbni Kesir

(11-12) Şüphesiz, (Nûh zamanında) su bastığı vakit, sizi gemide biz taşıdık ki, bu olayı sizin için bir uyarı yapalım ve belleyecek kulaklar da onu bellesin.

— Diyanet İşleri

Onu sizin için bir öğüt ve ibret yapalım, onu belleyen kulaklar da bellesin diye.

— Hasan Basri Çantay

Onu size bir ibret yapalım ve belleyen kulaklar onu bellesin.

— Seyyid Kutub

فَإِذَا نُفِخَ فِى ٱلصُّورِ نَفْخَةٌ وَٰحِدَةٌ ﴿١٣

Çünkü sur üfürülüp de bir tek nefha.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sur'a bir üfürüldüğünde;

— İbni Kesir

(13-15) Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur.

— Diyanet İşleri

Artık «Suur» a birinci üfürülüşle üfürüldüğü zaman,

— Hasan Basri Çantay

Sura birinci üfleme üflendiği,

— Seyyid Kutub

وَحُمِلَتِ ٱلْأَرْضُ وَٱلْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَٰحِدَةً ﴿١٤

O yer ve dağlar yükletilip arkasından da bir çarpılış çarpıldılar mı bir daf'a.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yer ile dağlar kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığında,

— İbni Kesir

(13-15) Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur.

— Diyanet İşleri

yerle dağlar yerlerinden kaldırılıb da yekdiğerine bir çarpışla hepsi toz haaline geldiği (zaman).

— Hasan Basri Çantay

Yer ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir çarpışla birbirlerine çarpıldığı zaman,

— Seyyid Kutub

فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ ٱلْوَاقِعَةُ ﴿١٥

İşte o gün o vâkıa vukua gelmiştir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte o gün; olan olmuştur.

— İbni Kesir

(13-15) Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuş (kıyamet kopmuş)tur.

— Diyanet İşleri

İşte o zaman olan olmuş (kıyamet kopmuş) dur.

— Hasan Basri Çantay

İşte o vak'a olmuştur.

— Seyyid Kutub

وَٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَهِىَ يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ ﴿١٦

Ve Semâ yarilmış o da o gün sarkmıştır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gök de yarılmış ve o gün bitkin bir hale gelmiştir.

— İbni Kesir

Gök de yarılmış ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmuştur.

— Diyanet İşleri

Gök de yarılmış ve artık o, o gün za'fa düşmüşdür.

— Hasan Basri Çantay

Gök yarılmış, o gün o; zayıflamış sarkmıştır.

— Seyyid Kutub

وَٱلْمَلَكُ عَلَىٰٓ أَرْجَآئِهَاۚ وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَٰنِيَةٌ ﴿١٧

Öyle ki melekler, kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün Rabbi’nin Arş’ını sekiz hâmil olur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Melekler ise onun çevresindedirler. Ve o gün; Rabbının Arş'ını, onların da üstünde sekiz tanesi yüklenir.

— İbni Kesir

Melekler onun kıyılarındadır. O gün Rabbinin Arş’ını, bunların da üstünde sekiz taşıyıcı taşır.

— Diyanet İşleri

Melek (ler) ise onun bucaklarındadır. O gün Rabbinin arşını (bucaklardakilerin) üstlerinde bulunan sekiz (melek) yüklenir.

— Hasan Basri Çantay

Melekler de onun kenarlarındadır. O gün Rabblerinin tahtını, bunların da üstünde sekiz (melek) taşır.

— Seyyid Kutub

يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَىٰ مِنكُمْ خَافِيَةٌ ﴿١٨

O gün arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; siz, huzura alınırsınız. Ve hiç bir şeyiniz gizli kalmaz.

— İbni Kesir

O gün (hesap için Allah’a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.

— Diyanet İşleri

O gün (huzuura) arz olunacaksınız, (öyle ki) size âid hiçbir sır gizli kalmayacak.

— Hasan Basri Çantay

O gün hesap için huzura alınırsınız. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.

— Seyyid Kutub

فَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ بِيَمِينِهِۦ فَيَقُولُ هَآؤُمُ ٱقْرَءُواْ كِتَٰبِيَهْ ﴿١٩

İşte o vakit kitabına sağıyle erdirilmiş olan kimse der ki: ha alın okuyun kitabımı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kitabı sağından verilmiş olan der ki: Alın, işte okuyun kitabımı.

— İbni Kesir

İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: “Gelin, kitabımı okuyun!”

— Diyanet İşleri

Artık kitabı sağ eline verilmiş olan kişiye gelince, der ki: «Alın, okuyun kitabımı».

— Hasan Basri Çantay

Kitabı sağından verilen: «Alın kitabımı okuyun,

— Seyyid Kutub

AYARLAR