بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ بِيَمِينِهِۦ فَيَقُولُ هَآؤُمُ ٱقْرَءُواْ كِتَٰبِيَهْ ﴿١٩

Artık kitabı sağ eline verilmiş olan kişiye gelince, der ki: «Alın, okuyun kitabımı».

— Hasan Basri Çantay

إِنِّى ظَنَنتُ أَنِّى مُلَٰقٍ حِسَابِيَهْ ﴿٢٠

«Çünkü ben hakıykaten hisâbıma kavuşacağımı (kuvvetle) zannetmişdim».

— Hasan Basri Çantay

فَهُوَ فِى عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ ﴿٢١

İşte o, hoşnud bir hayât içindedir,

— Hasan Basri Çantay

فِى جَنَّةٍ عَالِيَةٍ ﴿٢٢

yüksek bir cennetde.

— Hasan Basri Çantay

قُطُوفُهَا دَانِيَةٌ ﴿٢٣

(O cennetin) çabucak devşirilecek (meyve) leri (her durumda erilebilir derecede) yakındır.

— Hasan Basri Çantay

كُلُواْ وَٱشْرَبُواْ هَنِيٓـًٔۢا بِمَآ أَسْلَفْتُمْ فِى ٱلْأَيَّامِ ٱلْخَالِيَةِ ﴿٢٤

«(Dünyâda) geçmiş günlerde takdim etdiğiniz (iyi amellerin karşılığı olarak afiyetle yeyin, için».

— Hasan Basri Çantay

وَأَمَّا مَنْ أُوتِىَ كِتَٰبَهُۥ بِشِمَالِهِۦ فَيَقُولُ يَٰلَيْتَنِى لَمْ أُوتَ كِتَٰبِيَهْ ﴿٢٥

Kitabı sol eline verilmiş olan kişiye gelince, o da der ki, «Ah keşki benim kitabım verilmeseydi».

— Hasan Basri Çantay

وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيَهْ ﴿٢٦

«Hisâbımın da ne olduğunu bilmeseydim».

— Hasan Basri Çantay

يَٰلَيْتَهَا كَانَتِ ٱلْقَاضِيَةَ ﴿٢٧

«Ah keşki o (ölüm, hayâtıma) kat'î bir son verici olsaydı».

— Hasan Basri Çantay

مَآ أَغْنَىٰ عَنِّى مَالِيَهْۜ ﴿٢٨

«Malım bana bir fâide vermedi».

— Hasan Basri Çantay

هَلَكَ عَنِّى سُلْطَٰنِيَهْ ﴿٢٩

«(Bütün) saltanatım benden ayrılıb mahvoldu».

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR