بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

خَٰشِعَةً أَبْصَٰرُهُمْ تَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌۖ وَقَدْ كَانُواْ يُدْعَوْنَ إِلَى ٱلسُّجُودِ وَهُمْ سَٰلِمُونَ ٤٣

Gözleri düşmüş, kendilerini bir zillet sarmış bulunur, halbuki o secdeye onlar sağ sâlim iken davet olunuyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَذَرْنِى وَمَن يُكَذِّبُ بِهَٰذَا ٱلْحَدِيثِۖ سَنَسْتَدْرِجُهُم مِّنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ ٤٤

O halde bana bırak bu sözü tekzib edenleri, biz onları istidrac ile çıkarır, bilemeyecekleri cihetten yuvarlarız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَأُمْلِى لَهُمْۚ إِنَّ كَيْدِى مَتِينٌ ٤٥

Ve ben onların ipini uzatırım, çünkü fendim sağlamdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَمْ تَسْـَٔلُهُمْ أَجْرًا فَهُم مِّن مَّغْرَمٍ مُّثْقَلُونَ ٤٦

Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da mı cereme vermekten ezilmişler?

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَمْ عِندَهُمُ ٱلْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ ٤٧

Yoksa gayb yanlarında da onlar mı yazıyorlar?

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَٱصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُن كَصَاحِبِ ٱلْحُوتِ إِذْ نَادَىٰ وَهُوَ مَكْظُومٌ ٤٨

O halde sabret Rabbi’nin hukmüne de sahibi hut gibi olma, hani öfkeye boğulmuş da nida etmişti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

لَّوْلَآ أَن تَدَٰرَكَهُۥ نِعْمَةٌ مِّن رَّبِّهِۦ لَنُبِذَ بِٱلْعَرَآءِ وَهُوَ مَذْمُومٌ ٤٩

Rabb’inden bir nimet yetişmiş olmasa idi ona, elbette o fazaya fena bir halde atılacaktı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَٱجْتَبَٰهُ رَبُّهُۥ فَجَعَلَهُۥ مِنَ ٱلصَّٰلِحِينَ ٥٠

Fakat Rabb’i onu istifa buyurdu da salihînden kıldı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِن يَكَادُ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَيُزْلِقُونَكَ بِأَبْصَٰرِهِمْ لَمَّا سَمِعُواْ ٱلذِّكْرَ وَيَقُولُونَ إِنَّهُۥ لَمَجْنُونٌ ٥١

Ve gerçek o küfr edenler o zikri işittikleri vakit az daha seni gözleriyle kaydıracaklardı, bir de durmuşlar o her halde bir mecnun diyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَا هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَٰلَمِينَ ٥٢

Halbuki o halis bir zikirdir bütün ukalâ âlemleri için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu