بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قَالَ أَوْسَطُهُمْ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ لَوْلَا تُسَبِّحُونَ ﴿٢٨

Ortancaları (en mutedilleri) demedim mi size: tesbîh etseydiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ سُبْحَٰنَ رَبِّنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ ﴿٢٩

Sübhansın ya Rabbena! Dediler: bizler doğrusu zalimlermişiz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَلَٰوَمُونَ ﴿٣٠

Sonra döndüler kendilerine levm ediyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُواْ يَٰوَيْلَنَآ إِنَّا كُنَّا طَٰغِينَ ﴿٣١

Yazıklar olsun bizlere, bizler doğrusu azgınlarmışız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

عَسَىٰ رَبُّنَآ أَن يُبْدِلَنَا خَيْرًا مِّنْهَآ إِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا رَٰغِبُونَ ﴿٣٢

Ola ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını vere, her halde biz bütün rağbetimizi Rabbımıza çeviriyoruz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

كَذَٰلِكَ ٱلْعَذَابُۖ وَلَعَذَابُ ٱلْءَاخِرَةِ أَكْبَرُۚ لَوْ كَانُواْ يَعْلَمُونَ ﴿٣٣

İşte böyledir azâb, ve elbette Âhiret azâbı daha büyüktür, fakat bilselerdi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ﴿٣٤

Şüphesiz ki korunan müttakîler içindir rablarının indinde naîm cennetleri.

— Elmalılı Hamdi Yazır

أَفَنَجْعَلُ ٱلْمُسْلِمِينَ كَٱلْمُجْرِمِينَ ﴿٣٥

Ya artık, müslimleri mücrimler gibi kılar mıyız?

— Elmalılı Hamdi Yazır

مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ ﴿٣٦

Neniz var? Nasıl hükm ediyorsunuz?

— Elmalılı Hamdi Yazır

أَمْ لَكُمْ كِتَٰبٌ فِيهِ تَدْرُسُونَ ﴿٣٧

Yoksa size mahsus bir kitap var da onda şu dersi mi okuyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ لَكُمْ فِيهِ لَمَا تَخَيَّرُونَ ﴿٣٨

Siz âlemde her neyi ihtiyar ederseniz o her halde sizin olacak diye?

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR