بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَا لَكُمۡ أَلَّا تَأۡكُلُواْ مِمَّا ذُكِرَ ٱسۡمُ ٱللَّهِ عَلَيۡهِ وَقَدۡ فَصَّلَ لَكُم مَّا حَرَّمَ عَلَيۡكُمۡ إِلَّا مَا ٱضۡطُرِرۡتُمۡ إِلَيۡهِۗ وَإِنَّ كَثِيرٗا لَّيُضِلُّونَ بِأَهۡوَآئِهِم بِغَيۡرِ عِلۡمٍۚ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعۡلَمُ بِٱلۡمُعۡتَدِينَ ١١٩

O, size — kendisine kat'î suretde muztar ve muhtâc bulunduklarınız müstesna olmak üzere — neleri haram kıldığını ayrı ayrı bildirmişken üzerlerine Allahın adı anılmış olanlardan yememeniz de ne oluyor ya? Muhakkak ki bir çokları ilim (ifâde edebilecek deliller) ile (hiç bir münâsebeti) olmayarak hevâ (ve heves) leriyle (halkı) her halde sapdıracaklardır. Şübhesiz ki Rabbin haddi aşanları en çok bilenin ta kendisidir.

– Hasan Basri Çantay

وَذَرُواْ ظَٰهِرَ ٱلۡإِثۡمِ وَبَاطِنَهُۥٓۚ إِنَّ ٱلَّذِينَ يَكۡسِبُونَ ٱلۡإِثۡمَ سَيُجۡزَوۡنَ بِمَا كَانُواْ يَقۡتَرِفُونَ ١٢٠

Günâhın açığa çıkanını da, gizli kalanını da bırakın. Çünkü günâhı irtikâb edenler kazanmakda oldukları (o günâh) yüzünden cezalandırılacaklardır.

– Hasan Basri Çantay

وَلَا تَأۡكُلُواْ مِمَّا لَمۡ يُذۡكَرِ ٱسۡمُ ٱللَّهِ عَلَيۡهِ وَإِنَّهُۥ لَفِسۡقٞۗ وَإِنَّ ٱلشَّيَٰطِينَ لَيُوحُونَ إِلَىٰٓ أَوۡلِيَآئِهِمۡ لِيُجَٰدِلُوكُمۡۖ وَإِنۡ أَطَعۡتُمُوهُمۡ إِنَّكُمۡ لَمُشۡرِكُونَ ١٢١

Üzerlerine Allahın ismi anılmayanlardan yemeyin. Çünkü bu, muhakkak ki bir fıskdır. Filhakıyka şeytanlar, sizinle mücâdele etmeleri için kendi dostlarına mutlakaa telkinlerde bulunurlar. Eğer onlara itaat ederseniz şübhesiz ki siz de Allaha eş tanıyanlarsınızdır.

– Hasan Basri Çantay

أَوَمَن كَانَ مَيۡتٗا فَأَحۡيَيۡنَٰهُ وَجَعَلۡنَا لَهُۥ نُورٗا يَمۡشِي بِهِۦ فِي ٱلنَّاسِ كَمَن مَّثَلُهُۥ فِي ٱلظُّلُمَٰتِ لَيۡسَ بِخَارِجٖ مِّنۡهَاۚ كَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِلۡكَٰفِرِينَ مَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ١٢٢

Bir ölü iken kendisini diriltdiğimiz, ona insanların arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimse; içinden çıkamaz bir halde karanlıklarda kalan kişi gibi olur mu hiç? Kâfirlerin yapmakda oldukları şeyler kendilerine öyle süslü göründü.

– Hasan Basri Çantay

وَكَذَٰلِكَ جَعَلۡنَا فِي كُلِّ قَرۡيَةٍ أَكَٰبِرَ مُجۡرِمِيهَا لِيَمۡكُرُواْ فِيهَاۖ وَمَا يَمۡكُرُونَ إِلَّا بِأَنفُسِهِمۡ وَمَا يَشۡعُرُونَ ١٢٣

(Mekkede olduğu gibi) her şehir ve kasabada da oraların günahkârlarını, o yerlerde hıylekârlık etsinler diye, büyük (tanınmış) adamlar (dan) yapdık. Halbuki onlar hıylekârlığı (başkasına değil) ancak kendilerine yaparlarda farkında olmazlar.

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا جَآءَتۡهُمۡ ءَايَةٞ قَالُواْ لَن نُّؤۡمِنَ حَتَّىٰ نُؤۡتَىٰ مِثۡلَ مَآ أُوتِيَ رُسُلُ ٱللَّهِۘ ٱللَّهُ أَعۡلَمُ حَيۡثُ يَجۡعَلُ رِسَالَتَهُۥۗ سَيُصِيبُ ٱلَّذِينَ أَجۡرَمُواْ صَغَارٌ عِندَ ٱللَّهِ وَعَذَابٞ شَدِيدُۢ بِمَا كَانُواْ يَمۡكُرُونَ ١٢٤

Onlara bir âyet gel (ib tebliğ edil) diği zaman derler ki: «Allahın peygamberlerine verilenler gibi bize de verilinceye kadar asla îman etmeyeceğiz». Allah, elçiliğini nereye vereceğini çok iyi bilendir. Cürüm işleyen onları, yapageldikleri hıylekârlıklar sebebiyle, Allah katından bir horluk ve çetin bir azâb çarpacakdır.

– Hasan Basri Çantay

فَمَن يُرِدِ ٱللَّهُ أَن يَهۡدِيَهُۥ يَشۡرَحۡ صَدۡرَهُۥ لِلۡإِسۡلَٰمِۖ وَمَن يُرِدۡ أَن يُضِلَّهُۥ يَجۡعَلۡ صَدۡرَهُۥ ضَيِّقًا حَرَجٗا كَأَنَّمَا يَصَّعَّدُ فِي ٱلسَّمَآءِۚ كَذَٰلِكَ يَجۡعَلُ ٱللَّهُ ٱلرِّجۡسَ عَلَى ٱلَّذِينَ لَا يُؤۡمِنُونَ ١٢٥

Allah kime doğru yolu gösterir, îmana muvaffak ederse onun göksünü islâm için açar (genişletir). Kimi de sapıklıkda bırakmak dilerse onun da kalbini son derece daraltır, sıkar. O, (İslâmı kabul hususunda) gûyâ zorla göğe çıkacakmış gibi (kendinde bir imkânsızlık ve) zahmet (görür). Allah îman etmeyeceklerin üstüne işte böyle murdarlık çökertir.

– Hasan Basri Çantay

وَهَٰذَا صِرَٰطُ رَبِّكَ مُسۡتَقِيمٗاۗ قَدۡ فَصَّلۡنَا ٱلۡأٓيَٰتِ لِقَوۡمٖ يَذَّكَّرُونَ ١٢٦

Bu (İslâm ve Kur'an) Rabbinin dosdoğru yoludur. Biz âyetleri aklını başına alıb düşünecek bir cem'iyyet için apaçık gösterdik.

– Hasan Basri Çantay

۞ لَهُمۡ دَارُ ٱلسَّلَٰمِ عِندَ رَبِّهِمۡۖ وَهُوَ وَلِيُّهُم بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ١٢٧

Rableri katındaki selâm yurdu onlarındır ve O, yapmakda devam etdikleri (hayırlı işlerden) dolayı kendilerinin yârıdır.

– Hasan Basri Çantay

وَيَوۡمَ يَحۡشُرُهُمۡ جَمِيعٗا يَٰمَعۡشَرَ ٱلۡجِنِّ قَدِ ٱسۡتَكۡثَرۡتُم مِّنَ ٱلۡإِنسِۖ وَقَالَ أَوۡلِيَآؤُهُم مِّنَ ٱلۡإِنسِ رَبَّنَا ٱسۡتَمۡتَعَ بَعۡضُنَا بِبَعۡضٖ وَبَلَغۡنَآ أَجَلَنَا ٱلَّذِيٓ أَجَّلۡتَ لَنَاۚ قَالَ ٱلنَّارُ مَثۡوَىٰكُمۡ خَٰلِدِينَ فِيهَآ إِلَّا مَا شَآءَ ٱللَّهُۚ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٞ ١٢٨

(Hatırlayın) o gün (ü) ki (Allah) onların hepsini (huzurunda) toplayacakdır. «Ey cin (şeytanlar) cemâati, (denilecek) insanlardan bir çoğunu (başdan çıkarıb) almak (kendinize maletmek) kaydına düşdünüz ha»! Onların dostları olan insanlar da şöyle diyecek: «Ey Rabbimiz, kimimiz kimimizden fâide gördük, bizim için takdir etdiğin va'deye erdik». Buyuracak ki: «Allahın diledikleri müstesna olmak üzere, içinde ebedî kalıcı olduğunuz ateş karargâhınızdır sizin». Şübhesiz ki Rabbin tam hüküm ve hikmet saahibidir, hakkıyle bilendir.

– Hasan Basri Çantay

وَكَذَٰلِكَ نُوَلِّي بَعۡضَ ٱلظَّٰلِمِينَ بَعۡضَۢا بِمَا كَانُواْ يَكۡسِبُونَ ١٢٩

İşte biz zaalimlerden kimini kimine, irtikâb etmekde oldukları (günâhlar) yüzünden, böylece musallat ederiz.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu