بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

كَمَثَلِ ٱلشَّيْطَٰنِ إِذْ قَالَ لِلْإِنسَٰنِ ٱكْفُرْ فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّى بَرِىٓءٌ مِّنكَ إِنِّىٓ أَخَافُ ٱللَّهَ رَبَّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿١٦

Şeytanın durumu gibi; hani o, insana; küfret, deyip de küfredince; doğrusu ben senden uzağım, çünkü ben; alemlerin Rabbı Allah'tan korkarım, demişti.

— İbni Kesir

فَكَانَ عَٰقِبَتَهُمَآ أَنَّهُمَا فِى ٱلنَّارِ خَٰلِدَيْنِ فِيهَاۚ وَذَٰلِكَ جَزَٰٓؤُاْ ٱلظَّٰلِمِينَ ﴿١٧

Nihayet ikisinin de akıbeti; içinde ebediyyen kalacakları ateştir. İşte zalimlerin cezası budur.

— İbni Kesir

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَلْتَنظُرْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ لِغَدٍۖ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرٌۢ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿١٨

Ey iman edenler; Allah'tan korkun. Ve herkes, yarın için ne hazırladığına bir baksın. Allah'tan korkun, şüphesiz ki Allah; işlediklerinizden haberdardır.

— İbni Kesir

وَلَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ نَسُواْ ٱللَّهَ فَأَنسَىٰهُمْ أَنفُسَهُمْۚ أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْفَٰسِقُونَ ﴿١٩

Allah'ı unutanlar gibi olmayın. Nefisleri O'nu kendilerine unutturmuştur. İşte onlar, fasıklardır.

— İbni Kesir

لَا يَسْتَوِىٓ أَصْحَٰبُ ٱلنَّارِ وَأَصْحَٰبُ ٱلْجَنَّةِۚ أَصْحَٰبُ ٱلْجَنَّةِ هُمُ ٱلْفَآئِزُونَ ﴿٢٠

Cehennem ashabı ile cennet ashabı bir değildir. Cennet ashabı; işte onlardır kurtuluşa erenler.

— İbni Kesir

لَوْ أَنزَلْنَا هَٰذَا ٱلْقُرْءَانَ عَلَىٰ جَبَلٍ لَّرَأَيْتَهُۥ خَٰشِعًا مُّتَصَدِّعًا مِّنْ خَشْيَةِ ٱللَّهِۚ وَتِلْكَ ٱلْأَمْثَٰلُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ ﴿٢١

Şayet Biz, bu Kur'an'ı bir dağa indirmiş olsaydık; sen, onun Allah'ın haşyetinden baş eğerek parça parça olduğunu görürdün. İşte Biz, bu misalleri insanlara anlatırız, belki düşünürler.

— İbni Kesir

هُوَ ٱللَّهُ ٱلَّذِى لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ عَٰلِمُ ٱلْغَيْبِ وَٱلشَّهَٰدَةِۖ هُوَ ٱلرَّحْمَٰنُ ٱلرَّحِيمُ ﴿٢٢

O, öyle Allah'tır ki; O'ndan başka ilah yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, Rahman'dır, Rahim'dir.

— İbni Kesir

هُوَ ٱللَّهُ ٱلَّذِى لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلْمَلِكُ ٱلْقُدُّوسُ ٱلسَّلَٰمُ ٱلْمُؤْمِنُ ٱلْمُهَيْمِنُ ٱلْعَزِيزُ ٱلْجَبَّارُ ٱلْمُتَكَبِّرُۚ سُبْحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿٢٣

O, öyle Allah'tır ki; O'ndan başka ilah yoktur. Melik, Kuddüs, Selam, Mü'min, Müheymin, Aziz, Cebbar, Mütekebbir'dir. Allah, onların koştukları eşlerden münezzehtir.

— İbni Kesir

هُوَ ٱللَّهُ ٱلْخَٰلِقُ ٱلْبَارِئُ ٱلْمُصَوِّرُۖ لَهُ ٱلْأَسْمَآءُ ٱلْحُسْنَىٰۚ يُسَبِّحُ لَهُۥ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۖ وَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ ﴿٢٤

O, öyle Allah'tır ki; Halik, Bari, Musavvir'dir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nu tesbih ederler. Ve O; Aziz'dir, Hakim' dir.

— İbni Kesir

AYARLAR