بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِلَّا قِيلٗا سَلَٰمٗا سَلَٰمٗا ٢٦

Ancak bir kelâm: Selâmen selâm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yalnız selama karşılık; selam, denir.

– İbni Kesir

Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler.

– Diyanet İşleri

Yalınız bir söz (işidirler ki oda) «Selâm, selâm» dir.

– Hasan Basri Çantay

İşittikleri tek söz «selâm, selâm» dır.

– Seyyid Kutub

وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ ٢٧

Ashab-ı yemîn ise ne Ashab-ı yemîn.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sağcılar; ne bahtiyardır o sağcılar.

– İbni Kesir

Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!

– Diyanet İşleri

Sağcılar: Onlar ne (mutlu) sağcılardır!

– Hasan Basri Çantay

Defterleri sağdan verilenler. Ne mutlu onlara!

– Seyyid Kutub

فِي سِدۡرٖ مَّخۡضُودٖ ٢٨

Dal bastı kirazlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dikensiz kiraz,

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

Dikensiz kiraz,

– Hasan Basri Çantay

Onlar dikensiz sedir ağaçları,

– Seyyid Kutub

وَطَلۡحٖ مَّنضُودٖ ٢٩

Sıvama muzlar içinde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Salkımları sarkmış muz ağaçları,

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

meyveleri tıklım tıklım muz ağaç (lar) ı,

– Hasan Basri Çantay

Meyva yüklü muz ağaçları arasında,

– Seyyid Kutub

وَظِلّٖ مَّمۡدُودٖ ٣٠

Memdud bir saye.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yayılmış gölge,

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

yayılmış (daimî) gölge (ler),

– Hasan Basri Çantay

Kesintisiz gölgeler altında,

– Seyyid Kutub

وَمَآءٖ مَّسۡكُوبٖ ٣١

Çağlıyan bir su.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çağlayan su,

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

dâima akan su (lar),

– Hasan Basri Çantay

Çağlayan akarsu boylarında,

– Seyyid Kutub

وَفَٰكِهَةٖ كَثِيرَةٖ ٣٢

Bir çok meyve.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir çok meyve,

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

(32-33) (hiçbir zaman) kesil (ib tüken) meyen, yasak da edilmeyen birçok (cinsde) meyve (ler) arasında,

– Hasan Basri Çantay

Bol meyvalar yanında,

– Seyyid Kutub

لَّا مَقۡطُوعَةٖ وَلَا مَمۡنُوعَةٖ ٣٣

Ne eksilir, ne men edilir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bitip tükenmeyen ve yasaklanmayan.

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

(32-33) (hiçbir zaman) kesil (ib tüken) meyen, yasak da edilmeyen birçok (cinsde) meyve (ler) arasında,

– Hasan Basri Çantay

Sürekli ve yasaksız,

– Seyyid Kutub

وَفُرُشٖ مَّرۡفُوعَةٍ ٣٤

Yüksek döşekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yükseltilmiş döşekler üstündedirler.

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

ve (kadri) yükseltilmiş döşeklerdedirler.

– Hasan Basri Çantay

Yüksek döşekler üzerindedirler.

– Seyyid Kutub

إِنَّآ أَنشَأۡنَٰهُنَّ إِنشَآءٗ ٣٥

Biz etmişizdir de onları.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekten Biz; onları, yeni bir yaratılışla yarattık.

– İbni Kesir

Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık.

– Diyanet İşleri

Hakıykat, biz onları yepyeni bir yaratılışla yaratdık da,

– Hasan Basri Çantay

Biz oradaki hurileri yeniden yarattık.

– Seyyid Kutub

فَجَعَلۡنَٰهُنَّ أَبۡكَارًا ٣٦

Ve onları el değmemişler kıldık.

– İbni Kesir

(36-38) Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.

– Diyanet İşleri

(36-37) kız oğlan kızlar, zevcelerine sevgi ile düşkün, hep bir yaşıt yapdık,

– Hasan Basri Çantay

Onları bakire yaptık.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu