بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
إِلَّا قِيلٗا سَلَٰمٗا سَلَٰمٗا ٢٦
Ancak bir kelâm: Selâmen selâm.
Yalnız selama karşılık; selam, denir.
Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler.
Yalınız bir söz (işidirler ki oda) «Selâm, selâm» dir.
İşittikleri tek söz «selâm, selâm» dır.
وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ ٢٧
Ashab-ı yemîn ise ne Ashab-ı yemîn.
Sağcılar; ne bahtiyardır o sağcılar.
Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!
Sağcılar: Onlar ne (mutlu) sağcılardır!
Defterleri sağdan verilenler. Ne mutlu onlara!
فِي سِدۡرٖ مَّخۡضُودٖ ٢٨
Dal bastı kirazlar.
Dikensiz kiraz,
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
Dikensiz kiraz,
Onlar dikensiz sedir ağaçları,
وَطَلۡحٖ مَّنضُودٖ ٢٩
Sıvama muzlar içinde.
Salkımları sarkmış muz ağaçları,
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
meyveleri tıklım tıklım muz ağaç (lar) ı,
Meyva yüklü muz ağaçları arasında,
وَظِلّٖ مَّمۡدُودٖ ٣٠
Memdud bir saye.
Yayılmış gölge,
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
yayılmış (daimî) gölge (ler),
Kesintisiz gölgeler altında,
وَمَآءٖ مَّسۡكُوبٖ ٣١
Çağlıyan bir su.
Çağlayan su,
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
dâima akan su (lar),
Çağlayan akarsu boylarında,
وَفَٰكِهَةٖ كَثِيرَةٖ ٣٢
Bir çok meyve.
Bir çok meyve,
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
(32-33) (hiçbir zaman) kesil (ib tüken) meyen, yasak da edilmeyen birçok (cinsde) meyve (ler) arasında,
Bol meyvalar yanında,
لَّا مَقۡطُوعَةٖ وَلَا مَمۡنُوعَةٖ ٣٣
Ne eksilir, ne men edilir.
Bitip tükenmeyen ve yasaklanmayan.
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
(32-33) (hiçbir zaman) kesil (ib tüken) meyen, yasak da edilmeyen birçok (cinsde) meyve (ler) arasında,
Sürekli ve yasaksız,
وَفُرُشٖ مَّرۡفُوعَةٍ ٣٤
Yüksek döşekler.
Yükseltilmiş döşekler üstündedirler.
(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.
ve (kadri) yükseltilmiş döşeklerdedirler.
Yüksek döşekler üzerindedirler.
إِنَّآ أَنشَأۡنَٰهُنَّ إِنشَآءٗ ٣٥
Biz etmişizdir de onları.
Gerçekten Biz; onları, yeni bir yaratılışla yarattık.
Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık.
Hakıykat, biz onları yepyeni bir yaratılışla yaratdık da,
Biz oradaki hurileri yeniden yarattık.
فَجَعَلۡنَٰهُنَّ أَبۡكَارًا ٣٦
Yeniden inşa.
Ve onları el değmemişler kıldık.
(36-38) Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.
(36-37) kız oğlan kızlar, zevcelerine sevgi ile düşkün, hep bir yaşıt yapdık,
Onları bakire yaptık.