بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلَحۡمِ طَيۡرٖ مِّمَّا يَشۡتَهُونَ ٢١

Kuş etti istediklerinden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kuş eti, içlerinin çektiğinden.

– İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

– Diyanet İşleri

İştahlanacaklarından kuş et (ler) i ile (etraflarında dolanırlar).

– Hasan Basri Çantay

İştahla yiyecekleri kuş etleri ile,

– Seyyid Kutub

وَحُورٌ عِينٞ ٢٢

Şahin gözlü huriler de;

– İbni Kesir

(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

– Diyanet İşleri

(Orada) şahin gözlü huurîler de (vardır),

– Hasan Basri Çantay

Onlara iri gözlü huriler sunulur,

– Seyyid Kutub

كَأَمۡثَٰلِ ٱللُّؤۡلُوِٕ ٱلۡمَكۡنُونِ ٢٣

Saklı inci timsalleri gibi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Saklı inci misali.

– İbni Kesir

(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

– Diyanet İşleri

saklı inci timsâlleri gibi.

– Hasan Basri Çantay

Tıpkı sedefteki inciler gibi.

– Seyyid Kutub

جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ٢٤

İşledikleri amellere mükâfat için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yapmakta olduklarına karşılık olarak.

– İbni Kesir

(Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)

– Diyanet İşleri

(Bunlar mukarreblerin) işledikleri iyi amel (ve hareket) lere bir mükâfat olarak (yapılır).

– Hasan Basri Çantay

Yaptıkları iyiliklerin karşılığı olarak,

– Seyyid Kutub

لَا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا تَأۡثِيمًا ٢٥

Ne bir boş lâf işidirler orada ne de bir te'sîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada ne boş bir laf, ne de günaha sokacak birşey işitmezler.

– İbni Kesir

Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.

– Diyanet İşleri

Onlar orada ne boş bir lâf, ne de günâha sokacak bir şey işitmezler.

– Hasan Basri Çantay

Orada ne boş ve ne günah içerikli bir söz işitirler.

– Seyyid Kutub

إِلَّا قِيلٗا سَلَٰمٗا سَلَٰمٗا ٢٦

Ancak bir kelâm: Selâmen selâm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yalnız selama karşılık; selam, denir.

– İbni Kesir

Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler.

– Diyanet İşleri

Yalınız bir söz (işidirler ki oda) «Selâm, selâm» dir.

– Hasan Basri Çantay

İşittikleri tek söz «selâm, selâm» dır.

– Seyyid Kutub

وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ ٢٧

Ashab-ı yemîn ise ne Ashab-ı yemîn.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sağcılar; ne bahtiyardır o sağcılar.

– İbni Kesir

Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!

– Diyanet İşleri

Sağcılar: Onlar ne (mutlu) sağcılardır!

– Hasan Basri Çantay

Defterleri sağdan verilenler. Ne mutlu onlara!

– Seyyid Kutub

فِي سِدۡرٖ مَّخۡضُودٖ ٢٨

Dal bastı kirazlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dikensiz kiraz,

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

Dikensiz kiraz,

– Hasan Basri Çantay

Onlar dikensiz sedir ağaçları,

– Seyyid Kutub

وَطَلۡحٖ مَّنضُودٖ ٢٩

Sıvama muzlar içinde.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Salkımları sarkmış muz ağaçları,

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

meyveleri tıklım tıklım muz ağaç (lar) ı,

– Hasan Basri Çantay

Meyva yüklü muz ağaçları arasında,

– Seyyid Kutub

وَظِلّٖ مَّمۡدُودٖ ٣٠

Memdud bir saye.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yayılmış gölge,

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

yayılmış (daimî) gölge (ler),

– Hasan Basri Çantay

Kesintisiz gölgeler altında,

– Seyyid Kutub

وَمَآءٖ مَّسۡكُوبٖ ٣١

Çağlıyan bir su.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çağlayan su,

– İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

dâima akan su (lar),

– Hasan Basri Çantay

Çağlayan akarsu boylarında,

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu