بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَفَٰكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ﴿٢٠

Meyve beğendiklerinden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Beğenecekleri meyveler,

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

Beğeneceklerinden (türlü) meyve (ler),

— Hasan Basri Çantay

Hoşlarına giden meyvalarla,

— Seyyid Kutub

وَلَحْمِ طَيْرٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٢١

Kuş etti istediklerinden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kuş eti, içlerinin çektiğinden.

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

İştahlanacaklarından kuş et (ler) i ile (etraflarında dolanırlar).

— Hasan Basri Çantay

İştahla yiyecekleri kuş etleri ile,

— Seyyid Kutub

وَحُورٌ عِينٌ ﴿٢٢

Şahin gözlü huriler de;

— İbni Kesir

(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

— Diyanet İşleri

(Orada) şahin gözlü huurîler de (vardır),

— Hasan Basri Çantay

Onlara iri gözlü huriler sunulur,

— Seyyid Kutub

كَأَمْثَٰلِ ٱللُّؤْلُؤِ ٱلْمَكْنُونِ ﴿٢٣

Saklı inci timsalleri gibi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Saklı inci misali.

— İbni Kesir

(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

— Diyanet İşleri

saklı inci timsâlleri gibi.

— Hasan Basri Çantay

Tıpkı sedefteki inciler gibi.

— Seyyid Kutub

جَزَآءًۢ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿٢٤

İşledikleri amellere mükâfat için.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yapmakta olduklarına karşılık olarak.

— İbni Kesir

(Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)

— Diyanet İşleri

(Bunlar mukarreblerin) işledikleri iyi amel (ve hareket) lere bir mükâfat olarak (yapılır).

— Hasan Basri Çantay

Yaptıkları iyiliklerin karşılığı olarak,

— Seyyid Kutub

لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا ﴿٢٥

Ne bir boş lâf işidirler orada ne de bir te'sîm.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Orada ne boş bir laf, ne de günaha sokacak birşey işitmezler.

— İbni Kesir

Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.

— Diyanet İşleri

Onlar orada ne boş bir lâf, ne de günâha sokacak bir şey işitmezler.

— Hasan Basri Çantay

Orada ne boş ve ne günah içerikli bir söz işitirler.

— Seyyid Kutub

إِلَّا قِيلًا سَلَٰمًا سَلَٰمًا ﴿٢٦

Ancak bir kelâm: Selâmen selâm.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yalnız selama karşılık; selam, denir.

— İbni Kesir

Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler.

— Diyanet İşleri

Yalınız bir söz (işidirler ki oda) «Selâm, selâm» dir.

— Hasan Basri Çantay

İşittikleri tek söz «selâm, selâm» dır.

— Seyyid Kutub

وَأَصْحَٰبُ ٱلْيَمِينِ مَآ أَصْحَٰبُ ٱلْيَمِينِ ﴿٢٧

Ashab-ı yemîn ise ne Ashab-ı yemîn.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sağcılar; ne bahtiyardır o sağcılar.

— İbni Kesir

Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!

— Diyanet İşleri

Sağcılar: Onlar ne (mutlu) sağcılardır!

— Hasan Basri Çantay

Defterleri sağdan verilenler. Ne mutlu onlara!

— Seyyid Kutub

فِى سِدْرٍ مَّخْضُودٍ ﴿٢٨

Dal bastı kirazlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dikensiz kiraz,

— İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

— Diyanet İşleri

Dikensiz kiraz,

— Hasan Basri Çantay

Onlar dikensiz sedir ağaçları,

— Seyyid Kutub

وَطَلْحٍ مَّنضُودٍ ﴿٢٩

Sıvama muzlar içinde.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Salkımları sarkmış muz ağaçları,

— İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

— Diyanet İşleri

meyveleri tıklım tıklım muz ağaç (lar) ı,

— Hasan Basri Çantay

Meyva yüklü muz ağaçları arasında,

— Seyyid Kutub

وَظِلٍّ مَّمْدُودٍ ﴿٣٠

Memdud bir saye.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yayılmış gölge,

— İbni Kesir

(28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.

— Diyanet İşleri

yayılmış (daimî) gölge (ler),

— Hasan Basri Çantay

Kesintisiz gölgeler altında,

— Seyyid Kutub

AYARLAR