بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ ﴿١٩

Ki bundan baş ağrısına uğratılmayacaklar) gibi akılları da giderilmez.

— Hasan Basri Çantay

وَفَٰكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ﴿٢٠

Beğeneceklerinden (türlü) meyve (ler),

— Hasan Basri Çantay

وَلَحْمِ طَيْرٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٢١

İştahlanacaklarından kuş et (ler) i ile (etraflarında dolanırlar).

— Hasan Basri Çantay

وَحُورٌ عِينٌ ﴿٢٢

(Orada) şahin gözlü huurîler de (vardır),

— Hasan Basri Çantay

كَأَمْثَٰلِ ٱللُّؤْلُؤِ ٱلْمَكْنُونِ ﴿٢٣

saklı inci timsâlleri gibi.

— Hasan Basri Çantay

جَزَآءًۢ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿٢٤

(Bunlar mukarreblerin) işledikleri iyi amel (ve hareket) lere bir mükâfat olarak (yapılır).

— Hasan Basri Çantay

لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا ﴿٢٥

Onlar orada ne boş bir lâf, ne de günâha sokacak bir şey işitmezler.

— Hasan Basri Çantay

إِلَّا قِيلًا سَلَٰمًا سَلَٰمًا ﴿٢٦

Yalınız bir söz (işidirler ki oda) «Selâm, selâm» dir.

— Hasan Basri Çantay

وَأَصْحَٰبُ ٱلْيَمِينِ مَآ أَصْحَٰبُ ٱلْيَمِينِ ﴿٢٧

Sağcılar: Onlar ne (mutlu) sağcılardır!

— Hasan Basri Çantay

فِى سِدْرٍ مَّخْضُودٍ ﴿٢٨

Dikensiz kiraz,

— Hasan Basri Çantay

وَطَلْحٍ مَّنضُودٍ ﴿٢٩

meyveleri tıklım tıklım muz ağaç (lar) ı,

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR