بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيۡهَا مُتَقَٰبِلِينَ ١٦

Karşı karşıya kurulmuşlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Karşılıklı olarak üzerinde yaslanırlar.

– İbni Kesir

(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

– Diyanet İşleri

Üstlerinde karşı karşıya yaslanan (bahtiyar) lar olacak.

– Hasan Basri Çantay

Karşılıklı olarak bu tahtlara kurulurlar.

– Seyyid Kutub

يَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ وِلۡدَٰنٞ مُّخَلَّدُونَ ١٧

Pırlanır etraflarında muhalled evlâdlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ölümsüz civanlar etraflarında dolaşırlar.

– İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

– Diyanet İşleri

Ebedî (taze) lige mazhar edilmiş evlâdlar (hizmet için) etraflarında dolanırlar,

– Hasan Basri Çantay

Hiç ölmeyecek genç hizmetçiler aralarında dolaşır,

– Seyyid Kutub

بِأَكۡوَابٖ وَأَبَارِيقَ وَكَأۡسٖ مِّن مَّعِينٖ ١٨

Kübler ve ibriklerle meiynden bir piyâle.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Main'den büyük kaplarla, ibrikler ve kadehlerle.

– İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

– Diyanet İşleri

«Maîn» (kaynağın) dan (dolu) büyük kablarla, ibriklerle ve kadehlerle.

– Hasan Basri Çantay

Gürül gürül akan bir çeşmeden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.

– Seyyid Kutub

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنۡهَا وَلَا يُنزِفُونَ ١٩

Ne başları ağrıtılır ondan ne de erer zevâle.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan baş ağrısına uğratılmayacakları gibi, akılları da giderilmez.

– İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

– Diyanet İşleri

Ki bundan baş ağrısına uğratılmayacaklar) gibi akılları da giderilmez.

– Hasan Basri Çantay

Bu içki ne başlarını ağrıtır, ne de sarhoş eder.

– Seyyid Kutub

وَفَٰكِهَةٖ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ٢٠

Meyve beğendiklerinden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Beğenecekleri meyveler,

– İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

– Diyanet İşleri

Beğeneceklerinden (türlü) meyve (ler),

– Hasan Basri Çantay

Hoşlarına giden meyvalarla,

– Seyyid Kutub

وَلَحۡمِ طَيۡرٖ مِّمَّا يَشۡتَهُونَ ٢١

Kuş etti istediklerinden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kuş eti, içlerinin çektiğinden.

– İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

– Diyanet İşleri

İştahlanacaklarından kuş et (ler) i ile (etraflarında dolanırlar).

– Hasan Basri Çantay

İştahla yiyecekleri kuş etleri ile,

– Seyyid Kutub

وَحُورٌ عِينٞ ٢٢

Şahin gözlü huriler de;

– İbni Kesir

(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

– Diyanet İşleri

(Orada) şahin gözlü huurîler de (vardır),

– Hasan Basri Çantay

Onlara iri gözlü huriler sunulur,

– Seyyid Kutub

كَأَمۡثَٰلِ ٱللُّؤۡلُوِٕ ٱلۡمَكۡنُونِ ٢٣

Saklı inci timsalleri gibi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Saklı inci misali.

– İbni Kesir

(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

– Diyanet İşleri

saklı inci timsâlleri gibi.

– Hasan Basri Çantay

Tıpkı sedefteki inciler gibi.

– Seyyid Kutub

جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ٢٤

İşledikleri amellere mükâfat için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yapmakta olduklarına karşılık olarak.

– İbni Kesir

(Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)

– Diyanet İşleri

(Bunlar mukarreblerin) işledikleri iyi amel (ve hareket) lere bir mükâfat olarak (yapılır).

– Hasan Basri Çantay

Yaptıkları iyiliklerin karşılığı olarak,

– Seyyid Kutub

لَا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا تَأۡثِيمًا ٢٥

Ne bir boş lâf işidirler orada ne de bir te'sîm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada ne boş bir laf, ne de günaha sokacak birşey işitmezler.

– İbni Kesir

Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.

– Diyanet İşleri

Onlar orada ne boş bir lâf, ne de günâha sokacak bir şey işitmezler.

– Hasan Basri Çantay

Orada ne boş ve ne günah içerikli bir söz işitirler.

– Seyyid Kutub

إِلَّا قِيلٗا سَلَٰمٗا سَلَٰمٗا ٢٦

Ancak bir kelâm: Selâmen selâm.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yalnız selama karşılık; selam, denir.

– İbni Kesir

Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler.

– Diyanet İşleri

Yalınız bir söz (işidirler ki oda) «Selâm, selâm» dir.

– Hasan Basri Çantay

İşittikleri tek söz «selâm, selâm» dır.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu