بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

عَلَىٰ سُرُرٍ مَّوْضُونَةٍ ﴿١٥

Murassa tahtlar üstünde.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Murassa tahtlar üzerindedirler.

— İbni Kesir

(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

— Diyanet İşleri

(Onlar) cevherlerle örülmüş tahtlar üzerindedirler,

— Hasan Basri Çantay

Altın işlemeli tahtlarda otururlar.

— Seyyid Kutub

مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَٰبِلِينَ ﴿١٦

Karşı karşıya kurulmuşlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Karşılıklı olarak üzerinde yaslanırlar.

— İbni Kesir

(15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.

— Diyanet İşleri

Üstlerinde karşı karşıya yaslanan (bahtiyar) lar olacak.

— Hasan Basri Çantay

Karşılıklı olarak bu tahtlara kurulurlar.

— Seyyid Kutub

يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَٰنٌ مُّخَلَّدُونَ ﴿١٧

Pırlanır etraflarında muhalled evlâdlar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ölümsüz civanlar etraflarında dolaşırlar.

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

Ebedî (taze) lige mazhar edilmiş evlâdlar (hizmet için) etraflarında dolanırlar,

— Hasan Basri Çantay

Hiç ölmeyecek genç hizmetçiler aralarında dolaşır,

— Seyyid Kutub

بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ ﴿١٨

Kübler ve ibriklerle meiynden bir piyâle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Main'den büyük kaplarla, ibrikler ve kadehlerle.

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

«Maîn» (kaynağın) dan (dolu) büyük kablarla, ibriklerle ve kadehlerle.

— Hasan Basri Çantay

Gürül gürül akan bir çeşmeden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.

— Seyyid Kutub

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ ﴿١٩

Ne başları ağrıtılır ondan ne de erer zevâle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan baş ağrısına uğratılmayacakları gibi, akılları da giderilmez.

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

Ki bundan baş ağrısına uğratılmayacaklar) gibi akılları da giderilmez.

— Hasan Basri Çantay

Bu içki ne başlarını ağrıtır, ne de sarhoş eder.

— Seyyid Kutub

وَفَٰكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ﴿٢٠

Meyve beğendiklerinden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Beğenecekleri meyveler,

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

Beğeneceklerinden (türlü) meyve (ler),

— Hasan Basri Çantay

Hoşlarına giden meyvalarla,

— Seyyid Kutub

وَلَحْمِ طَيْرٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٢١

Kuş etti istediklerinden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kuş eti, içlerinin çektiğinden.

— İbni Kesir

(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar.

— Diyanet İşleri

İştahlanacaklarından kuş et (ler) i ile (etraflarında dolanırlar).

— Hasan Basri Çantay

İştahla yiyecekleri kuş etleri ile,

— Seyyid Kutub

وَحُورٌ عِينٌ ﴿٢٢

Şahin gözlü huriler de;

— İbni Kesir

(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

— Diyanet İşleri

(Orada) şahin gözlü huurîler de (vardır),

— Hasan Basri Çantay

Onlara iri gözlü huriler sunulur,

— Seyyid Kutub

كَأَمْثَٰلِ ٱللُّؤْلُؤِ ٱلْمَكْنُونِ ﴿٢٣

Saklı inci timsalleri gibi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Saklı inci misali.

— İbni Kesir

(22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır.

— Diyanet İşleri

saklı inci timsâlleri gibi.

— Hasan Basri Çantay

Tıpkı sedefteki inciler gibi.

— Seyyid Kutub

جَزَآءًۢ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿٢٤

İşledikleri amellere mükâfat için.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yapmakta olduklarına karşılık olarak.

— İbni Kesir

(Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.)

— Diyanet İşleri

(Bunlar mukarreblerin) işledikleri iyi amel (ve hareket) lere bir mükâfat olarak (yapılır).

— Hasan Basri Çantay

Yaptıkları iyiliklerin karşılığı olarak,

— Seyyid Kutub

لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا ﴿٢٥

Ne bir boş lâf işidirler orada ne de bir te'sîm.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Orada ne boş bir laf, ne de günaha sokacak birşey işitmezler.

— İbni Kesir

Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler.

— Diyanet İşleri

Onlar orada ne boş bir lâf, ne de günâha sokacak bir şey işitmezler.

— Hasan Basri Çantay

Orada ne boş ve ne günah içerikli bir söz işitirler.

— Seyyid Kutub

AYARLAR