بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقَلِيلٌ مِّنَ ٱلْءَاخِرِينَ ﴿١٤

biraz (ı) da sonrakilerdendir.

— Hasan Basri Çantay

عَلَىٰ سُرُرٍ مَّوْضُونَةٍ ﴿١٥

(Onlar) cevherlerle örülmüş tahtlar üzerindedirler,

— Hasan Basri Çantay

مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَٰبِلِينَ ﴿١٦

Üstlerinde karşı karşıya yaslanan (bahtiyar) lar olacak.

— Hasan Basri Çantay

يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَٰنٌ مُّخَلَّدُونَ ﴿١٧

Ebedî (taze) lige mazhar edilmiş evlâdlar (hizmet için) etraflarında dolanırlar,

— Hasan Basri Çantay

بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ ﴿١٨

«Maîn» (kaynağın) dan (dolu) büyük kablarla, ibriklerle ve kadehlerle.

— Hasan Basri Çantay

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ ﴿١٩

Ki bundan baş ağrısına uğratılmayacaklar) gibi akılları da giderilmez.

— Hasan Basri Çantay

وَفَٰكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ﴿٢٠

Beğeneceklerinden (türlü) meyve (ler),

— Hasan Basri Çantay

وَلَحْمِ طَيْرٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٢١

İştahlanacaklarından kuş et (ler) i ile (etraflarında dolanırlar).

— Hasan Basri Çantay

وَحُورٌ عِينٌ ﴿٢٢

(Orada) şahin gözlü huurîler de (vardır),

— Hasan Basri Çantay

كَأَمْثَٰلِ ٱللُّؤْلُؤِ ٱلْمَكْنُونِ ﴿٢٣

saklı inci timsâlleri gibi.

— Hasan Basri Çantay

جَزَآءًۢ بِمَا كَانُواْ يَعْمَلُونَ ﴿٢٤

(Bunlar mukarreblerin) işledikleri iyi amel (ve hareket) lere bir mükâfat olarak (yapılır).

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR