بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فِيهِمَا مِن كُلِّ فَٰكِهَةٍ زَوْجَانِ ﴿٥٢

Onlarda her meyvadan çifte çifte hân.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İkisinde de her tür meyveden çift çift vardır.

— İbni Kesir

İkisinde de her meyveden çift çift vardır.

— Diyanet İşleri

Bu iki (cennet) de her meyveden çifte çifte (nevi) ler vardır.

— Hasan Basri Çantay

Bu konutların bahçelerindeki ağaçlarda her meyvanın iki çeşidi vardır.

— Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٣

Şimdi Rabbiniz’in hangi eltâfına dersiniz yalan?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?

— İbni Kesir

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

— Diyanet İşleri

Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yaları sayabilirsiniz?

— Hasan Basri Çantay

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

— Seyyid Kutub

مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ فُرُشٍۭ بَطَآئِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍۚ وَجَنَى ٱلْجَنَّتَيْنِ دَانٍ ﴿٥٤

Dayanmışlar öyle mefruşata kim astarları istebraktan. Her iki cennetin derimi de yakından.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hepsi de örtüleri atlastan döşemelere yaslanırlar. İki cennetin meyvelerini de kolayca toplarlar.

— İbni Kesir

Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.

— Diyanet İşleri

Hepsi de, astarları atlasdan olan döşemelere yaslanarak (nimetlenirler). Her iki cennetden devşirilen meyve (ler, ehl-i cennete) yakındır.

— Hasan Basri Çantay

Bu konutlarda ağırlananlar astarları yaldızlı atlastan minderlere yaslanırlar. Her iki konutun bahçelerindeki ağaçların meyvaları yere yakındır, kolayca devşirilebilirler.

— Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٥

Şimdi Rabbiniz’in hangi eltâfına dersiniz yalan?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?

— İbni Kesir

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

— Diyanet İşleri

Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?

— Hasan Basri Çantay

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

— Seyyid Kutub

فِيهِنَّ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَآنٌّ ﴿٥٦

O cennetlerde öyle kasırat’üt-tarf dilberler, ki dokunmamıştır onlara onlardan evvel İns-ü Cânn.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Oralarda bakışlarını yalnız eşlerine çevirmişler vardır ki, daha önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cinn dokunmuştur.

— İbni Kesir

Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

— Diyanet İşleri

Oralarda gözünü yalınız zevcelerine hasretmiş (öyle dilber) ler vardır ki bunlardan evvel ne bir insan, ne bir cin asla kendilerine dokunmamışdır.

— Hasan Basri Çantay

Bu konutlarda gözleri erkeklerinden başkasını görmeyen, daha önce ne insan ve ne de cin kökenli bir erkeğin, el değdirmediği eşler vardır.

— Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٧

Şimdi Rabbiniz’in hangi eltafına dersiniz yalan?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?

— İbni Kesir

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

— Diyanet İşleri

Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?

— Hasan Basri Çantay

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

— Seyyid Kutub

كَأَنَّهُنَّ ٱلْيَاقُوتُ وَٱلْمَرْجَانُ ﴿٥٨

Sanırsın onları yâkut-ü mercan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sanki onlar yakut ve mercandırlar.

— İbni Kesir

Onlar sanki yakut ve mercandır.

— Diyanet İşleri

Sanki onlar (birer) yaakutdur, mercandır.

— Hasan Basri Çantay

O eşler sanki birer yakut ve mercandırlar.

— Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٥٩

Şimdi Rabbiniz’in hangi eltâfına dersiniz yalan?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?

— İbni Kesir

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

— Diyanet İşleri

Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?

— Hasan Basri Çantay

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

— Seyyid Kutub

هَلْ جَزَآءُ ٱلْإِحْسَٰنِ إِلَّا ٱلْإِحْسَٰنُ ﴿٦٠

İhsânın cezâsı elbette ihsân.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İhsanın karşılığı, ihsandan başkası mıdır?

— İbni Kesir

İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.

— Diyanet İşleri

iyiliğin mükâfatı iyilikden başka mıdır?

— Hasan Basri Çantay

İyiliğin, iyilikten başka bir karşılığı olabilir mi?

— Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿٦١

Şimdi Rabbiniz’in hangi eltâfına dersiniz yalan?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?

— İbni Kesir

O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

— Diyanet İşleri

Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?

— Hasan Basri Çantay

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

— Seyyid Kutub

وَمِن دُونِهِمَا جَنَّتَانِ ﴿٦٢

Ötelerinden de diğer cennetan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O ikisinden başka iki cennet daha vardır.

— İbni Kesir

Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.

— Diyanet İşleri

(O) ki (cennet) den başka iki cennet daha vardır.

— Hasan Basri Çantay

Bu iki cennet konutunda ali düzeyde iki cennet konutu daha vardır.

— Seyyid Kutub

AYARLAR