بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
فِيهِمَا عَيۡنَانِ تَجۡرِيَانِ ٥٠
Onlarda iki kaynak olur revan.
İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır.
İçlerinde akan iki pınar vardır.
Bu iki (cennet) de akar iki kaynak vardır.
Bu iki konutta birer pınar akmaktadır.
فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٥١
Şimdi Rabbiniz’in hangi eltafına dersiniz yalan?
Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?
Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?
فِيهِمَا مِن كُلِّ فَٰكِهَةٖ زَوۡجَانِ ٥٢
Onlarda her meyvadan çifte çifte hân.
İkisinde de her tür meyveden çift çift vardır.
İkisinde de her meyveden çift çift vardır.
Bu iki (cennet) de her meyveden çifte çifte (nevi) ler vardır.
Bu konutların bahçelerindeki ağaçlarda her meyvanın iki çeşidi vardır.
فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٥٣
Şimdi Rabbiniz’in hangi eltâfına dersiniz yalan?
Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yaları sayabilirsiniz?
Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?
مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ فُرُشِۭ بَطَآئِنُهَا مِنۡ إِسۡتَبۡرَقٖۚ وَجَنَى ٱلۡجَنَّتَيۡنِ دَانٖ ٥٤
Dayanmışlar öyle mefruşata kim astarları istebraktan. Her iki cennetin derimi de yakından.
Hepsi de örtüleri atlastan döşemelere yaslanırlar. İki cennetin meyvelerini de kolayca toplarlar.
Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.
Hepsi de, astarları atlasdan olan döşemelere yaslanarak (nimetlenirler). Her iki cennetden devşirilen meyve (ler, ehl-i cennete) yakındır.
Bu konutlarda ağırlananlar astarları yaldızlı atlastan minderlere yaslanırlar. Her iki konutun bahçelerindeki ağaçların meyvaları yere yakındır, kolayca devşirilebilirler.
فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٥٥
Şimdi Rabbiniz’in hangi eltâfına dersiniz yalan?
Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?
Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?
فِيهِنَّ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرۡفِ لَمۡ يَطۡمِثۡهُنَّ إِنسٞ قَبۡلَهُمۡ وَلَا جَآنّٞ ٥٦
O cennetlerde öyle kasırat’üt-tarf dilberler, ki dokunmamıştır onlara onlardan evvel İns-ü Cânn.
Oralarda bakışlarını yalnız eşlerine çevirmişler vardır ki, daha önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cinn dokunmuştur.
Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.
Oralarda gözünü yalınız zevcelerine hasretmiş (öyle dilber) ler vardır ki bunlardan evvel ne bir insan, ne bir cin asla kendilerine dokunmamışdır.
Bu konutlarda gözleri erkeklerinden başkasını görmeyen, daha önce ne insan ve ne de cin kökenli bir erkeğin, el değdirmediği eşler vardır.
فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٥٧
Şimdi Rabbiniz’in hangi eltafına dersiniz yalan?
Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?
Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?
كَأَنَّهُنَّ ٱلۡيَاقُوتُ وَٱلۡمَرۡجَانُ ٥٨
Sanırsın onları yâkut-ü mercan.
Sanki onlar yakut ve mercandırlar.
Onlar sanki yakut ve mercandır.
Sanki onlar (birer) yaakutdur, mercandır.
O eşler sanki birer yakut ve mercandırlar.
فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٥٩
Şimdi Rabbiniz’in hangi eltâfına dersiniz yalan?
Şu halde Rabbınızın hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?
Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?
هَلۡ جَزَآءُ ٱلۡإِحۡسَٰنِ إِلَّا ٱلۡإِحۡسَٰنُ ٦٠
İhsânın cezâsı elbette ihsân.
İhsanın karşılığı, ihsandan başkası mıdır?
İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.
iyiliğin mükâfatı iyilikden başka mıdır?
İyiliğin, iyilikten başka bir karşılığı olabilir mi?