بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَٰمَعۡشَرَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ إِنِ ٱسۡتَطَعۡتُمۡ أَن تَنفُذُواْ مِنۡ أَقۡطَارِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ فَٱنفُذُواْۚ لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلۡطَٰنٖ ٣٣

Ey cin ve insan cemâat (ler) i, göklerin ve yerin bucaklarından geç (ib de ilâhî kazaadan selâmete er) miye gücünüz, yetiyorsa —ki (Allahın bahşedeceği) bir kudretle olmadıkça asla geçemezsiniz— haydi geçin (kurtulun)!

– Hasan Basri Çantay

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٤

O halde Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?

– Hasan Basri Çantay

يُرۡسَلُ عَلَيۡكُمَا شُوَاظٞ مِّن نَّارٖ وَنُحَاسٞ فَلَا تَنتَصِرَانِ ٣٥

Üzerinize ateşden (dumansız) bir yalınla (kara) bir duman salıverilecek, öyle ki birbirinizi kurtaramayacak, yardımlaşamayacaksınız.

– Hasan Basri Çantay

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٦

Şîmdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?

– Hasan Basri Çantay

فَإِذَا ٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتۡ وَرۡدَةٗ كَٱلدِّهَانِ ٣٧

Artık gök yarılıb da kırmızı sahtiyan gibi bir gül olduğu zaman,

– Hasan Basri Çantay

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٨

Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabileceksiniz?

– Hasan Basri Çantay

فَيَوۡمَئِذٖ لَّا يُسۡـَٔلُ عَن ذَنۢبِهِۦٓ إِنسٞ وَلَا جَآنّٞ ٣٩

İşte o gün ne insana, ne cinne günâhı sorulmayacak.

– Hasan Basri Çantay

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٠

Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?

– Hasan Basri Çantay

يُعۡرَفُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ بِسِيمَٰهُمۡ فَيُؤۡخَذُ بِٱلنَّوَٰصِي وَٱلۡأَقۡدَامِ ٤١

Günahkârlar sîmâlariyle tanılacak da perçemlerinden ve ayaklarından tutulacak.

– Hasan Basri Çantay

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٢

Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz?

– Hasan Basri Çantay

هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا ٱلۡمُجۡرِمُونَ ٤٣

İşte bu, o günahkârların yalan saydıkları cehennemdir.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu