بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

سَنَفۡرُغُ لَكُمۡ أَيُّهَ ٱلثَّقَلَانِ ٣١

Ey insanlar ve cinler, yakında sizinle hesaplaşmak için özel vakit ayıracağız.

– Seyyid Kutub

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٢

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

يَٰمَعۡشَرَ ٱلۡجِنِّ وَٱلۡإِنسِ إِنِ ٱسۡتَطَعۡتُمۡ أَن تَنفُذُواْ مِنۡ أَقۡطَارِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ فَٱنفُذُواْۚ لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلۡطَٰنٖ ٣٣

Ey cinler ve insanlar, eğer göklerin ve yerin sınırlarını aşarak kaçmaya gücünüz yetiyorsa kaçınız. Fakat ancak özel bir gücünüz varsa bunu başarabilirsiniz.

– Seyyid Kutub

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٤

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

يُرۡسَلُ عَلَيۡكُمَا شُوَاظٞ مِّن نَّارٖ وَنُحَاسٞ فَلَا تَنتَصِرَانِ ٣٥

Üzerinize dumansız alev ve bakır eriyiği püskürtülür de bu azaptan sizi kurtaran bulunmaz.

– Seyyid Kutub

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٦

Peki, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

فَإِذَا ٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتۡ وَرۡدَةٗ كَٱلدِّهَانِ ٣٧

Gök parçalanıp da kırmızı gül renginde bir yağ eriyiğine dönüştüğü zaman;

– Seyyid Kutub

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٣٨

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

فَيَوۡمَئِذٖ لَّا يُسۡـَٔلُ عَن ذَنۢبِهِۦٓ إِنسٞ وَلَا جَآنّٞ ٣٩

O gün ne insana ne de cinne suçu sorulmaz.

– Seyyid Kutub

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ٤٠

Peki, Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

يُعۡرَفُ ٱلۡمُجۡرِمُونَ بِسِيمَٰهُمۡ فَيُؤۡخَذُ بِٱلنَّوَٰصِي وَٱلۡأَقۡدَامِ ٤١

Suçlular yüz ifadelerinden tanınarak perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu