بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَكَذَّبُواْ عَبْدَنَا وَقَالُواْ مَجْنُونٌ وَٱزْدُجِرَ ٩

Onlardan önce Nuh kavmi de yalanlamış, kulumuzu tekzib ederek; delidir, demişler ve yolunu kesmişlerdi.

– İbni Kesir

فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنِّى مَغْلُوبٌ فَٱنتَصِرْ ١٠

O da Rabbına yalvarmış: Ben; yenildim, bana yardım et, demişti.

– İbni Kesir

فَفَتَحْنَآ أَبْوَٰبَ ٱلسَّمَآءِ بِمَآءٍ مُّنْهَمِرٍ ١١

Bunun üzerine Biz de gök kapılarını boşanan sularla açmıştık.

– İbni Kesir

وَفَجَّرْنَا ٱلْأَرْضَ عُيُونًا فَٱلْتَقَى ٱلْمَآءُ عَلَىٰٓ أَمْرٍ قَدْ قُدِرَ ١٢

Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık da su, takdir edilen bir ölçüye göre birleşiverdi.

– İbni Kesir

وَحَمَلْنَٰهُ عَلَىٰ ذَاتِ أَلْوَٰحٍ وَدُسُرٍ ١٣

Onu tahtadan yapılmış, mıhla çakılmışa bindirdik.

– İbni Kesir

تَجْرِى بِأَعْيُنِنَا جَزَآءً لِّمَن كَانَ كُفِرَ ١٤

Küfredilmiş olana mükafat olmak üzere Bizim gözetimimizle yüzüyordu.

– İbni Kesir

وَلَقَد تَّرَكْنَٰهَآ ءَايَةً فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ ١٥

Andolsun ki Biz, onu bir ayet olarak bıraktık. Düşünüp ibret alan var mı?

– İbni Kesir

فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِى وَنُذُرِ ١٦

Benim azabım ve tehditlerim nasılmış?

– İbni Kesir

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا ٱلْقُرْءَانَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ ١٧

Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp öğüt alan var mı?

– İbni Kesir

كَذَّبَتْ عَادٌ فَكَيْفَ كَانَ عَذَابِى وَنُذُرِ ١٨

Ad kavmi de tekzib etti. Benim azabım ve tehdidim nasılmış?

– İbni Kesir

إِنَّآ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ رِيحًا صَرْصَرًا فِى يَوْمِ نَحْسٍ مُّسْتَمِرٍّ ١٩

Nitekim uğursuz günde üzerlerine şiddetli bir rüzgarı devamlı olarak gönderdik.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu