بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا ٱلْقُرْءَانَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ ﴿٤٠

Şanım namına Kur'an’ı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; Biz, Kur'an'ı düşünmek için kolaylaştırdık. Düşünüp ibret alan var mı?

— İbni Kesir

Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?

— Diyanet İşleri

Andolsun ki biz Kur'ânı düşünmek için kolaylaşdırmışızdır. O halde var mı düşünen?

— Hasan Basri Çantay

Biz Kur'an'dan öğüt alınabilsin diye onu kolay anlaşılır kıldık. Yok mu öğüt alan?

— Seyyid Kutub

وَلَقَدْ جَآءَ ءَالَ فِرْعَوْنَ ٱلنُّذُرُ ﴿٤١

Şanım hakkı için ali Firavun’a de geldi inzar edici peygamberler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; Firavun erkanına da uyarıcılar geldi.

— İbni Kesir

Andolsun, Firavun’un ailesine de uyarıcılar gelmişti.

— Diyanet İşleri

Andolsun ki Fir'avn haanedanına da tehdîdler gelmişdir.

— Hasan Basri Çantay

Firavun yanlılarına da uyarılar gelmişti.

— Seyyid Kutub

كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذْنَٰهُمْ أَخْذَ عَزِيزٍ مُّقْتَدِرٍ ﴿٤٢

Âyetlerimizin hepsini tekzib ettiler biz de onları öyle bir tutuşla alıverdik ki muktedir bir azîze öyle yaraşır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar, bütün ayetlerimizi yalanladılar. Biz de kendilerini, çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık.

— İbni Kesir

Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık.

— Diyanet İşleri

Onlar bizim âyetlerimizin hepsini tekzîb etdiler. Biz de kendilerini çok kuvvetli, kudretli bir yakalayışla yakaladık.

— Hasan Basri Çantay

Fakat bütün ayetlerimizi yalanladılar. Biz de güçlü ve üstün iradeli birine yaraşacak bir sertlikle onların yakalarına yapıştık.

— Seyyid Kutub

أَكُفَّارُكُمْ خَيْرٌ مِّنْ أُوْلَٰٓئِكُمْ أَمْ لَكُم بَرَآءَةٌ فِى ٱلزُّبُرِ ﴿٤٣

Sizin kâfirleriniz onlardan hayırlı mı? Yoksa sizin için kitablarda bir berâet mi var?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sizin kafirleriniz bunlardan daha mı iyidir? Yoksa kitablarda sizin için bir beraat mi vardır?

— İbni Kesir

(Ey Mekkeliler!) Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı hayırlı? Yoksa sizin için kitaplarda bir berat mı var?

— Diyanet İşleri

(Ey Kureyş), sizin kâfirleriniz (bütün) bunlardan daha mı hayırlıdır? Yoksa (semavî) kitablarda sizin için bir berâet mi var?

— Hasan Basri Çantay

Acaba sizin içinizdeki kafirler onlardan daha mı iyidir, yoksa kutsal kitaplarda size ilişkin bir suçsuzluk belgesi mi var?

— Seyyid Kutub

أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيعٌ مُّنتَصِرٌ ﴿٤٤

Yoksa biz yardımlaşır bir cemiyyetiz mi diyorlar?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa onlar: Biz, intikam almaya muktedir bir topluluğuz mu diyorlar?

— İbni Kesir

Yoksa onlar, “Biz yardımlaşan (güçlü) bir topluluğuz” mu diyorlar?

— Diyanet İşleri

Yoksa onlar «Biz (peygamberlerden) intikaam olmıya muktedir bir cem'iyyet iz» mi diyorlar?.

— Hasan Basri Çantay

Yoksa onlar «Biz karşımıza çıkacak herkesi yenen güçlü bir orduyuz» mu diyorlar?

— Seyyid Kutub

سَيُهْزَمُ ٱلْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ ٱلدُّبُرَ ﴿٤٥

Her halde o cemiyyet bozulacak ve arkalarını dönüp gidecekler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Topluluk yakında dağıtılacak ve onlar arkalarını dönüp kaçacaklar.

— İbni Kesir

O topluluk yakında (Bedir’de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.

— Diyanet İşleri

Yakında o cem'iyyet bozulacak, onlar arkalarını dönüb kaçacaklardır.

— Hasan Basri Çantay

Yakında orduları bozguna uğratılacak ve geri püskürtüleceklerdir.

— Seyyid Kutub

بَلِ ٱلسَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَٱلسَّاعَةُ أَدْهَىٰ وَأَمَرُّ ﴿٤٦

Daha doğrusu onların asıl mev'ıdi saattir ve o saat daha acı ve daha belâ ve bedterdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Daha doğrusu onlara vaadolunan asıl saattir. O saat ne belalı, ne acıdır.

— İbni Kesir

Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır.

— Diyanet İşleri

Daha doğrusu onlara va'd olunan asıl (azabın) vakti, o sâatdir. O saat (in azâbı) daha belâlı, daha acıdır.

— Hasan Basri Çantay

Asıl azaba kıyamet günü çarpılacaklardır. Kıyamet günü onlar için daha feci ve daha acıdır.

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلْمُجْرِمِينَ فِى ضَلَٰلٍ وَسُعُرٍ ﴿٤٧

Muhakkak ki mücrimler şaşkınlık ve çılgınlıklar içindedirler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki suçlular; sapıklık ve çılgın ateşler içindedirler.

— İbni Kesir

Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler.

— Diyanet İşleri

Şübhe yok ki günahkârlar (dünyâda) sapıklık ve (âhiretde) çılgın ateşler içindedirler.

— Hasan Basri Çantay

Suçlular şaşkınlık ve ateş içindedirler.

— Seyyid Kutub

يَوْمَ يُسْحَبُونَ فِى ٱلنَّارِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ ذُوقُواْ مَسَّ سَقَرَ ﴿٤٨

O gün ki yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler tadın ne imiş diye messi Sakar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün, yüzleri üstü ateşe sürüldüklerinde: Tadın cehennemin tadını, denir.

— İbni Kesir

Yüzüstü ateşe sürüklendikleri gün kendilerine, “Cehennemin dokunuşunu tadın!” denecek.

— Diyanet İşleri

O gün onlar yüzleri üstü ateşde sürüklenirler. (Onlara) «Tadın cehennemin dokunuşunu» (denilir).

— Hasan Basri Çantay

O gün onlar yüzüstü sürüklenerek cehenneme atılırlar; «Ateşin vücudunuza değişini tadınız» diye.

— Seyyid Kutub

إِنَّا كُلَّ شَىْءٍ خَلَقْنَٰهُ بِقَدَرٍ ﴿٤٩

Haberiniz olsun ki biz her şeyi bir kaderle yaratmışızdır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki Biz, her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır.

— İbni Kesir

Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.

— Diyanet İşleri

Şübhesiz ki biz herşey'i bir takdîr ile yaratdık.

— Hasan Basri Çantay

Biz her şeyi belirli bir plan uyarınca yarattık.

— Seyyid Kutub

وَمَآ أَمْرُنَآ إِلَّا وَٰحِدَةٌ كَلَمْحٍۭ بِٱلْبَصَرِ ﴿٥٠

Emrimiz de başka değil birdir, bir lemhi basar gibidir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve Bizim emrimiz bir tektir; bir göz kırpması gibidir.

— İbni Kesir

Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.)

— Diyanet İşleri

Ve bizim emrimiz (başka değil), birdir, bir göz kırpması gibi (sür'atli) dir.

— Hasan Basri Çantay

Bizim buyruğumuz göz kırpması kadar kısa sürede gerçekleşen bir tek sözdür.

— Seyyid Kutub

AYARLAR