بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُۖ إِنَّهُمْ كَانُواْ هُمْ أَظْلَمَ وَأَطْغَىٰ ﴿٥٢

Daha evvel Nuuh kavmini de (O helak etdi) çünkü bunlar çok zaalim ve çok azgın (insan) ların ta kendileri idi.

— Hasan Basri Çantay

وَٱلْمُؤْتَفِكَةَ أَهْوَىٰ ﴿٥٣

(Lût kavminin) altı üstüne gelen kasabalarını da O kaldırıb yere çarpdı da,

— Hasan Basri Çantay

فَغَشَّىٰهَا مَا غَشَّىٰ ﴿٥٤

Onlara giydirdiğini giydirdi!

— Hasan Basri Çantay

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكَ تَتَمَارَىٰ ﴿٥٥

Şimdi (ey insan) Rabbinin ni'metlerinden hangisi hakkında şübhe edersin ?

— Hasan Basri Çantay

هَٰذَا نَذِيرٌ مِّنَ ٱلنُّذُرِ ٱلْأُولَىٰٓ ﴿٥٦

İşte bu (zât) de (Allahın azabından) korkutan evvelki (peygamber) lerden (sonuncusu olmak üzere ayni şeyle) korkutucu (bir peygamber) dir.

— Hasan Basri Çantay

أَزِفَتِ ٱلْءَازِفَةُ ﴿٥٧

Yaklaşan yaklaşdı.

— Hasan Basri Çantay

لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ ٱللَّهِ كَاشِفَةٌ ﴿٥٨

Onu Allahdan başka açığa çıkaracak yokdur.

— Hasan Basri Çantay

أَفَمِنْ هَٰذَا ٱلْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ ﴿٥٩

Şimdi siz bu söze mi şaşıyorsunuz?

— Hasan Basri Çantay

وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ ﴿٦٠

Ve (istihza ederek) gülüyorsunuz, (günâhlarınıza) ağlamıyorsunuz?

— Hasan Basri Çantay

وَأَنتُمْ سَٰمِدُونَ ﴿٦١

Siz gafil ve oyuna meclûb (adam) larsınız.

— Hasan Basri Çantay

فَٱسْجُدُواْ لِلَّهِ وَٱعْبُدُواْ۩ ﴿٦٢

Haydi (putlara değil, sizi yaratan) Allaha secde, edin, (Ona) kulluk edin.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR