بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُۖ إِنَّهُمْ كَانُواْ هُمْ أَظْلَمَ وَأَطْغَىٰ ﴿٥٢

Daha evvel de Nuh’un kavmini, çünkü bunlar pek zâlim, pek azgındılar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Daha önce de Nuh kavmini. Çünkü onlar gerçekten çok zalim ve pek azgın idiler.

— İbni Kesir

Daha önce de Nûh’un kavmini helâk etmişti. Şüphesiz onlar daha zalim ve daha azgın kimselerdi.

— Diyanet İşleri

Daha evvel Nuuh kavmini de (O helak etdi) çünkü bunlar çok zaalim ve çok azgın (insan) ların ta kendileri idi.

— Hasan Basri Çantay

Daha önce de Nuh'un soydaşlarını yoketmişti. Çünkü onlar son derece zalim ve azgın kimselerdi.

— Seyyid Kutub

وَٱلْمُؤْتَفِكَةَ أَهْوَىٰ ﴿٥٣

Mü'tefikeyi de Haviyeye attı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Altı üstüne gelen kasabaları da O, yerin dibine geçirdi.

— İbni Kesir

(53-54) O, “Mu’tefike”yi de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azap örtüsünü örtmüştür.

— Diyanet İşleri

(Lût kavminin) altı üstüne gelen kasabalarını da O kaldırıb yere çarpdı da,

— Hasan Basri Çantay

Lût'un soydaşlarının yaşadıkları yöreleri alt üst eden O'dur.

— Seyyid Kutub

فَغَشَّىٰهَا مَا غَشَّىٰ ﴿٥٤

Sardırttı da onlara o sardırdığını.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara giydirdiğini giydirdi.

— İbni Kesir

(53-54) O, “Mu’tefike”yi de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azap örtüsünü örtmüştür.

— Diyanet İşleri

Onlara giydirdiğini giydirdi!

— Hasan Basri Çantay

Buraları yerin dibine O geçirmiştir.

— Seyyid Kutub

فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكَ تَتَمَارَىٰ ﴿٥٥

Şimdi Rabbi’nin hangi eltafına şekkedersin?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şimdi Rabbının hangi nimetinden şüpheye düşersin?

— İbni Kesir

O hâlde Rabbi’nin nimetlerinin hangisinden şüphe ediyorsun (ey insan!).

— Diyanet İşleri

Şimdi (ey insan) Rabbinin ni'metlerinden hangisi hakkında şübhe edersin ?

— Hasan Basri Çantay

Ey insanoğlu, öyleyse Rabb'inin hangi nimetinden kuşku duyuyorsun?

— Seyyid Kutub

هَٰذَا نَذِيرٌ مِّنَ ٱلنُّذُرِ ٱلْأُولَىٰٓ ﴿٥٦

Bu işte o evvelki inzarlardan bir inzar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu; ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.

— İbni Kesir

Bu da önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır.

— Diyanet İşleri

İşte bu (zât) de (Allahın azabından) korkutan evvelki (peygamber) lerden (sonuncusu olmak üzere ayni şeyle) korkutucu (bir peygamber) dir.

— Hasan Basri Çantay

Bu Peygamber de eski uyarıcıların bir halkasıdır:

— Seyyid Kutub

أَزِفَتِ ٱلْءَازِفَةُ ﴿٥٧

Yaklaştı yaklaşıcı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yaklaşan yaklaştı.

— İbni Kesir

Yaklaşmakta olan (Kıyamet iyice) yaklaştı.

— Diyanet İşleri

Yaklaşan yaklaşdı.

— Hasan Basri Çantay

Kıyamet günü iyice yaklaştı

— Seyyid Kutub

لَيْسَ لَهَا مِن دُونِ ٱللَّهِ كَاشِفَةٌ ﴿٥٨

Yoktur ona Allah’dan başka açıcı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onu Allah'tan başka ortaya çıkaracak yoktur.

— İbni Kesir

Onu Allah’tan başka açacak kimse yoktur.

— Diyanet İşleri

Onu Allahdan başka açığa çıkaracak yokdur.

— Hasan Basri Çantay

Onun dehşetini Allah'tan başka hiç kimse başınızdan savamaz.

— Seyyid Kutub

أَفَمِنْ هَٰذَا ٱلْحَدِيثِ تَعْجَبُونَ ﴿٥٩

Şimdi siz bu kelâma mı teaccüb ediyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bu söze mi şaşıyorsunuz siz?

— İbni Kesir

(59-61) Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?

— Diyanet İşleri

Şimdi siz bu söze mi şaşıyorsunuz?

— Hasan Basri Çantay

Bu Kur'an sizin tuhafınıza mı gidiyor?

— Seyyid Kutub

وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَ ﴿٦٠

Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz.

— İbni Kesir

(59-61) Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?

— Diyanet İşleri

Ve (istihza ederek) gülüyorsunuz, (günâhlarınıza) ağlamıyorsunuz?

— Hasan Basri Çantay

Onu dinlerken ağlayacağınıza gülüyorsunuz, öyle mi?.

— Seyyid Kutub

وَأَنتُمْ سَٰمِدُونَ ﴿٦١

Siz mi kafa tutuyorsunuz hey gafiller?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve siz, habersiz oyalanmaktasınız.

— İbni Kesir

(59-61) Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?

— Diyanet İşleri

Siz gafil ve oyuna meclûb (adam) larsınız.

— Hasan Basri Çantay

Gaflet içinde yüzüyorsunuz, değil mi?

— Seyyid Kutub

فَٱسْجُدُواْ لِلَّهِ وَٱعْبُدُواْ۩ ﴿٦٢

Haydi secdeye kapanın ve kulluk edin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Haydi Allah'a secde edin ve ibadet edin.

— İbni Kesir

Haydi Allah’a secde edin ve O’na kulluk edin.

— Diyanet İşleri

Haydi (putlara değil, sizi yaratan) Allaha secde, edin, (Ona) kulluk edin.

— Hasan Basri Çantay

Haydi, hemen Allah'a secde ediniz, O'na kulluk ediniz.

— Seyyid Kutub

AYARLAR