بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَأَنَّهُۥٓ أَهۡلَكَ عَادًا ٱلۡأُولَىٰ ٥٠

Ve filvaki O helâk etti evvelki Âdı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve gerçekten O helak etti evvelki Ad'ı.

– İbni Kesir

(50-51) Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı.

– Diyanet İşleri

Hakıykat şu: Evvelki Aadi O helak etdi,

– Hasan Basri Çantay

Eski dönemlerde yaşamış Adoğullarını yokeden O'dur.

– Seyyid Kutub

وَثَمُودَاْ فَمَآ أَبۡقَىٰ ٥١

Ve Semûdu da hiç bırakmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Semud'u da. Geri bırakmadan.

– İbni Kesir

(50-51) Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helâk etti ve hiç kimseyi bırakmadı.

– Diyanet İşleri

Semuudu da. Öyle ki (onlardan hiçbirini) bırakmadı.

– Hasan Basri Çantay

Semudoğullarının da. Kazıdı köklerini.

– Seyyid Kutub

وَقَوۡمَ نُوحٖ مِّن قَبۡلُۖ إِنَّهُمۡ كَانُواْ هُمۡ أَظۡلَمَ وَأَطۡغَىٰ ٥٢

Daha evvel de Nuh’un kavmini, çünkü bunlar pek zâlim, pek azgındılar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Daha önce de Nuh kavmini. Çünkü onlar gerçekten çok zalim ve pek azgın idiler.

– İbni Kesir

Daha önce de Nûh’un kavmini helâk etmişti. Şüphesiz onlar daha zalim ve daha azgın kimselerdi.

– Diyanet İşleri

Daha evvel Nuuh kavmini de (O helak etdi) çünkü bunlar çok zaalim ve çok azgın (insan) ların ta kendileri idi.

– Hasan Basri Çantay

Daha önce de Nuh'un soydaşlarını yoketmişti. Çünkü onlar son derece zalim ve azgın kimselerdi.

– Seyyid Kutub

وَٱلۡمُؤۡتَفِكَةَ أَهۡوَىٰ ٥٣

Mü'tefikeyi de Haviyeye attı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Altı üstüne gelen kasabaları da O, yerin dibine geçirdi.

– İbni Kesir

(53-54) O, “Mu’tefike”yi de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azap örtüsünü örtmüştür.

– Diyanet İşleri

(Lût kavminin) altı üstüne gelen kasabalarını da O kaldırıb yere çarpdı da,

– Hasan Basri Çantay

Lût'un soydaşlarının yaşadıkları yöreleri alt üst eden O'dur.

– Seyyid Kutub

فَغَشَّىٰهَا مَا غَشَّىٰ ٥٤

Sardırttı da onlara o sardırdığını.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara giydirdiğini giydirdi.

– İbni Kesir

(53-54) O, “Mu’tefike”yi de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azap örtüsünü örtmüştür.

– Diyanet İşleri

Onlara giydirdiğini giydirdi!

– Hasan Basri Çantay

Buraları yerin dibine O geçirmiştir.

– Seyyid Kutub

فَبِأَيِّ ءَالَآءِ رَبِّكَ تَتَمَارَىٰ ٥٥

Şimdi Rabbi’nin hangi eltafına şekkedersin?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şimdi Rabbının hangi nimetinden şüpheye düşersin?

– İbni Kesir

O hâlde Rabbi’nin nimetlerinin hangisinden şüphe ediyorsun (ey insan!).

– Diyanet İşleri

Şimdi (ey insan) Rabbinin ni'metlerinden hangisi hakkında şübhe edersin ?

– Hasan Basri Çantay

Ey insanoğlu, öyleyse Rabb'inin hangi nimetinden kuşku duyuyorsun?

– Seyyid Kutub

هَٰذَا نَذِيرٞ مِّنَ ٱلنُّذُرِ ٱلۡأُولَىٰٓ ٥٦

Bu işte o evvelki inzarlardan bir inzar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bu; ilk uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.

– İbni Kesir

Bu da önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır.

– Diyanet İşleri

İşte bu (zât) de (Allahın azabından) korkutan evvelki (peygamber) lerden (sonuncusu olmak üzere ayni şeyle) korkutucu (bir peygamber) dir.

– Hasan Basri Çantay

Bu Peygamber de eski uyarıcıların bir halkasıdır:

– Seyyid Kutub

أَزِفَتِ ٱلۡأٓزِفَةُ ٥٧

Yaklaştı yaklaşıcı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yaklaşan yaklaştı.

– İbni Kesir

Yaklaşmakta olan (Kıyamet iyice) yaklaştı.

– Diyanet İşleri

Yaklaşan yaklaşdı.

– Hasan Basri Çantay

Kıyamet günü iyice yaklaştı

– Seyyid Kutub

لَيۡسَ لَهَا مِن دُونِ ٱللَّهِ كَاشِفَةٌ ٥٨

Yoktur ona Allah’dan başka açıcı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onu Allah'tan başka ortaya çıkaracak yoktur.

– İbni Kesir

Onu Allah’tan başka açacak kimse yoktur.

– Diyanet İşleri

Onu Allahdan başka açığa çıkaracak yokdur.

– Hasan Basri Çantay

Onun dehşetini Allah'tan başka hiç kimse başınızdan savamaz.

– Seyyid Kutub

أَفَمِنۡ هَٰذَا ٱلۡحَدِيثِ تَعۡجَبُونَ ٥٩

Şimdi siz bu kelâma mı teaccüb ediyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu söze mi şaşıyorsunuz siz?

– İbni Kesir

(59-61) Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?

– Diyanet İşleri

Şimdi siz bu söze mi şaşıyorsunuz?

– Hasan Basri Çantay

Bu Kur'an sizin tuhafınıza mı gidiyor?

– Seyyid Kutub

وَتَضۡحَكُونَ وَلَا تَبۡكُونَ ٦٠

Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz.

– İbni Kesir

(59-61) Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz?

– Diyanet İşleri

Ve (istihza ederek) gülüyorsunuz, (günâhlarınıza) ağlamıyorsunuz?

– Hasan Basri Çantay

Onu dinlerken ağlayacağınıza gülüyorsunuz, öyle mi?.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu