بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ لِيَجْزِىَ ٱلَّذِينَ أَسَٰٓـُٔواْ بِمَا عَمِلُواْ وَيَجْزِىَ ٱلَّذِينَ أَحْسَنُواْ بِٱلْحُسْنَى ٣١

Hem bütün göklerdeki ve yerdeki hep Allah’ındır akıbet kötülük yapanları yaptıklarıyle cezalandıracak, güzellik edenleri de daha güzeliyle mükâfatlandıracak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ٱلَّذِينَ يَجْتَنِبُونَ كَبَٰٓئِرَ ٱلْإِثْمِ وَٱلْفَوَٰحِشَ إِلَّا ٱللَّمَمَۚ إِنَّ رَبَّكَ وَٰسِعُ ٱلْمَغْفِرَةِۚ هُوَ أَعْلَمُ بِكُمْ إِذْ أَنشَأَكُم مِّنَ ٱلْأَرْضِ وَإِذْ أَنتُمْ أَجِنَّةٌ فِى بُطُونِ أُمَّهَٰتِكُمْۖ فَلَا تُزَكُّوٓاْ أَنفُسَكُمْۖ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ ٱتَّقَىٰٓ ٣٢

Onlar ki günahın büyüklerinden: vebalden, fuhşiyyattan kaçınırlar, ancak ufak tefek kusur başka, şüphesiz ki Rabbın geniş mağfiretlidir, hem sizin her hallerinize alemdir, sizi Arzdan inşa ettiği sıra ve sizler analarınızın karınlarında cenînler iken, şimdi nefislerinizi tezkiyeye kalkışmayın odur en bilen müttaki olanı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَفَرَءَيْتَ ٱلَّذِى تَوَلَّىٰ ٣٣

Şimdi gördün a o çevrileni.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَعْطَىٰ قَلِيلًا وَأَكْدَىٰٓ ٣٤

Ve biraz verip de dayatıvereni.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَعِندَهُۥ عِلْمُ ٱلْغَيْبِ فَهُوَ يَرَىٰٓ ٣٥

Gayb ilmi yanında da artık görüyor mu?

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا فِى صُحُفِ مُوسَىٰ ٣٦

Yoksa haber mi verilmedi Musâ’nın suhufundaki.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِبْرَٰهِيمَ ٱلَّذِى وَفَّىٰٓ ٣٧

Ve çok vefakâr olan İbrahim’inkindeki.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَىٰ ٣٨

Ki doğrusu bir vizir çeken başkasının vizrini çekecek değil.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَٰنِ إِلَّا مَا سَعَىٰ ٣٩

Doğrusu insanın sa'yinden başkası kendinin değil.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَنَّ سَعْيَهُۥ سَوْفَ يُرَىٰ ٤٠

Ve elbette sa'yi yarın görülecek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ يُجْزَىٰهُ ٱلْجَزَآءَ ٱلْأَوْفَىٰ ٤١

Sonra ona en değerli mükâfat verilecek.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu