بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

عِندَ سِدۡرَةِ ٱلۡمُنتَهَىٰ ١٤

Sidre-i münteha’nın yanında.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sidret'ül-Münteha'nın yanında.

– İbni Kesir

Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında.

– Diyanet İşleri

(13-14) Andolsun ki onu diğer bir defa da Sidre-tül müntehânın yanında gördü o,

– Hasan Basri Çantay

En uçtaki ağacın (Sidretü'l-Münteha'nın) yanında.

– Seyyid Kutub

عِندَهَا جَنَّةُ ٱلۡمَأۡوَىٰٓ ١٥

Ki cennet’ül-me'vâ onun yanında.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki Cennet'ül-Me'va da onun yanındadır.

– İbni Kesir

Me’vâ cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır.

– Diyanet İşleri

ki Cennet-ül me'vâ onun yanındadır.

– Hasan Basri Çantay

Yanıbaşında me'va cenneti vardı.

– Seyyid Kutub

إِذۡ يَغۡشَى ٱلسِّدۡرَةَ مَا يَغۡشَىٰ ١٦

O dem ki o Sidre’yi bürüyen bürüyordu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O zaman Sidre'yi bürümekte olan bürüyordu.

– İbni Kesir

O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı.

– Diyanet İşleri

O (gördüğü) zaman Sidreyi bürüyordu onu bürümekde olan.

– Hasan Basri Çantay

O sırada ağacı yaman bir şey bürümüştü.

– Seyyid Kutub

مَا زَاغَ ٱلۡبَصَرُ وَمَا طَغَىٰ ١٧

Göz, ne şaştı ne aştı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Göz, ne şaştı ne aştı.

– İbni Kesir

Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.

– Diyanet İşleri

(Peygamberin) göz (ü, gördüğünden) ağmadı, (onu) aşmadı da.

– Hasan Basri Çantay

Muhammed'in gözü ne yana kaydı ve ne de öteye geçti

– Seyyid Kutub

لَقَدۡ رَأَىٰ مِنۡ ءَايَٰتِ رَبِّهِ ٱلۡكُبۡرَىٰٓ ١٨

Vallahi gördü Rabbi’nin âyâtından en büyüğünü gördü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; Rabbının, ayetlerinden en büyüğünü gördü.

– İbni Kesir

Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.

– Diyanet İşleri

Andolsun ki o, Rabbinin en büyük âyetlerinden bir kısmını görmüşdür.

– Hasan Basri Çantay

O gerçekten Rabb'inin bazı büyük ayetlerini gördü.

– Seyyid Kutub

أَفَرَءَيۡتُمُ ٱللَّٰتَ وَٱلۡعُزَّىٰ ١٩

Siz de gördünüz değil mi Lât-ü Uzzayı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gördünüz mü Lat ve Uzza'yı?

– İbni Kesir

(19-20) Lât ve Uzza’ya ve diğer üçüncüsü Menat’a ne dersiniz?

– Diyanet İşleri

(19-20) (Allâhı bırakıb tapdığınız) Lât(ın), Uzzâ (nın) ve (bunların) üçüncüsü olan diğer Menât (ın her hangi birşey hakkında zerrece kudretleri var mı?) Bize haber verin.

– Hasan Basri Çantay

Lât ve Uzza hakkındaki görüşünüz nedir?

– Seyyid Kutub

وَمَنَوٰةَ ٱلثَّالِثَةَ ٱلۡأُخۡرَىٰٓ ٢٠

Üçüncü olarak da menatı uhrayı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Üçüncüsü olan diğer Menat'ı?

– İbni Kesir

(19-20) Lât ve Uzza’ya ve diğer üçüncüsü Menat’a ne dersiniz?

– Diyanet İşleri

(19-20) (Allâhı bırakıb tapdığınız) Lât(ın), Uzzâ (nın) ve (bunların) üçüncüsü olan diğer Menât (ın her hangi birşey hakkında zerrece kudretleri var mı?) Bize haber verin.

– Hasan Basri Çantay

Ya bunların öbürü, üçüncüsü olan Menat hakkında ne düşünüyorsunuz?

– Seyyid Kutub

أَلَكُمُ ٱلذَّكَرُ وَلَهُ ٱلۡأُنثَىٰ ٢١

Size erkek ona dişi öyle mi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Demek erkekler sizin, dişiler O'nun mu?

– İbni Kesir

Erkek size de, dişi O’na mı?

– Diyanet İşleri

Erkek sizin de dişi Onun mu?!

– Hasan Basri Çantay

Demek erkekler sizin, dişiler Allah'ın, öyle mi?

– Seyyid Kutub

تِلۡكَ إِذٗا قِسۡمَةٞ ضِيزَىٰٓ ٢٢

Bu öyle ise çok hayflı bir taksim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse bu, insafsız bir paylaşma.

– İbni Kesir

Öyle ise bu çok insafsızca bir paylaştırmadır.

– Diyanet İşleri

O takdîrde bu, insafsızca bir taksîm!

– Hasan Basri Çantay

Öyleyse bu haksız bir bölüştürmedir.

– Seyyid Kutub

إِنۡ هِيَ إِلَّآ أَسۡمَآءٞ سَمَّيۡتُمُوهَآ أَنتُمۡ وَءَابَآؤُكُم مَّآ أَنزَلَ ٱللَّهُ بِهَا مِن سُلۡطَٰنٍۚ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّ وَمَا تَهۡوَى ٱلۡأَنفُسُۖ وَلَقَدۡ جَآءَهُم مِّن رَّبِّهِمُ ٱلۡهُدَىٰٓ ٢٣

Onlar hiç bir şey değil sırf sizin ve babalarınızın taktığınız kuru isimler, Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi, yalnız zanna ve nefislerin sevdasına tabi oluyorlar, halbuki Rab’lerinden kendilerine doğru yolu gösteren, geldi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunlar, sizin ve atalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değildir. Allah onlara hiç bir güç indirmemiştir. Onlar kuruntudan ve nefislerin arzu ettiği hevadan başkasına uymuyorlar. Halbuki kendilerine Rabblarından hidayet gelmiştir.

– İbni Kesir

Onlar ancak sizin ve atalarınızın (ilâh edindiğiniz şeylere) taktığınız isimlerdir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar (putperestler) yalnız zanna ve nefislerin arzusuna tâbi oluyorlar. Andolsun ki, kendilerine, Rableri katından yol gösterici gelmiştir.

– Diyanet İşleri

Bu (putlar) sizin ve atalarınızın takdığınız adlardan başkası değildir. Allah onlara hiçbir hüccet indirmedi. Onlar, kuruntudan ve nefisler (in) in arzuu etdiği hevâ (ve heves) den başkasına tâbi' olmuyorlar. Halbuki andolsun, kendilerine Rablerinden o hidâyet (rehberi) gelmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Aslında bunlar sizin ve atalarınızın uydurduğu kuru isimlerdir. Allah, onlara ilişkin hiçbir kanıt indirmemiştir. Onlar sadece sanılarının ve canlarının istediğinin peşinden gidiyorlar. Oysa onlara Rabbleri katından doğru yola ilişkin bilgi geldi.

– Seyyid Kutub

أَمۡ لِلۡإِنسَٰنِ مَا تَمَنَّىٰ ٢٤

Yoksa var mı insana her kurduğu hülya.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa, her umduğu şey insanın mıdır?

– İbni Kesir

Yoksa insan (kayıtsız şartsız), her temenni ettiği şeye sahip mi olacaktır?

– Diyanet İşleri

Yoksa insana her umduğu şey' (e nail olma imkânı) mı var?

– Hasan Basri Çantay

Yoksa insanın her hayal ettiği şey gerçekleşir mi sanıyorsunuz?

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu