بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُواْ ذَنُوبًا مِّثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَٰبِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ ﴿٥٩

Onun için muhakkak ki o zulm edenlere arkadaşlarının payı gibi dolgun bir pay vardır, şimdi onu acele etmesinler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki zulmedenlerin, arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır. Acele etmesinler.

— İbni Kesir

Şüphesiz zulmedenler için (önceki müşrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler.

— Diyanet İşleri

Artık muhakkak ki o zulmedenler için (geçmiş) arkadaşlarının (azâb) hissesi gibi bir nasıyb (-i hüsran) vardır. Şimdi (onu) acele istemesinler.

— Hasan Basri Çantay

Muhakkak ki bu zulmedenlerin de, geçmiş arkadaşlarının payı gibi bir azab payı vardır. Acele etmesinler.

— Seyyid Kutub

فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن يَوْمِهِمُ ٱلَّذِى يُوعَدُونَ ﴿٦٠

Artık o vaadolundukları günlerinden vay o küfredenlere!

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kendilerine vaadedilen günlerinden dolayı vay kafirlere.

— İbni Kesir

Uyarıldıkları günlerinden dolayı vay o inkâr edenlerin hâline!

— Diyanet İşleri

İşte kendilerine va'd (ve tehdîd) edilegelen günlerinden (dolayı) vay o küfredenlere!

— Hasan Basri Çantay

Söz verilen günün azabından vay o kafirlerin haline!

— Seyyid Kutub

AYARLAR