بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَرَاغَ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ فَجَآءَ بِعِجۡلٖ سَمِينٖ ٢٦

Hemen bir bahâne ile ehline gitti, bir semiz daha getirdi de.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı ile gelmiş,

– İbni Kesir

Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi.

– Diyanet İşleri

Hemen (gizlice) ailesine gidib semiz bir dana getirdi de,

– Hasan Basri Çantay

Gizlice ailesinin yanına gitti, semiz bir buzağı getirdi

– Seyyid Kutub

فَقَرَّبَهُۥٓ إِلَيۡهِمۡ قَالَ أَلَا تَأۡكُلُونَ ٢٧

Onu yakınlarına koydu, yemeğe buyurmaz mısınız? Dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara yaklaştırıp; yemez misiniz? demişti.

– İbni Kesir

Onu önlerine koydu. “Yemez misiniz?” dedi.

– Diyanet İşleri

Bunu onlara yaklaşdırdı. «Yemez misiniz?» dedi.

– Hasan Basri Çantay

Onu, önlerine yaklaştırdı «Yemez misiniz?» dedi.

– Seyyid Kutub

فَأَوۡجَسَ مِنۡهُمۡ خِيفَةٗۖ قَالُواْ لَا تَخَفۡۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَٰمٍ عَلِيمٖ ٢٨

O vakit onlardan içine bir korku düştü korkma dediler ve kendisine Alim bir oğlan tebşir ettiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Derken onlardan endişeye düşmüştü. Korkma; demişler ve onu bilgin bir oğulla müjdelemişlerdi.

– İbni Kesir

(Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim’in içine bir korku düştü. Onlar, “korkma” dediler ve onu bilgin bir oğul ile müjdelediler.

– Diyanet İşleri

Derken içine onlardan gizli bir korku çökdü. «Korkma» dediler ve onu çok bilgin bir oğulla müjdelediler.

– Hasan Basri Çantay

Yemediklerini görünce içine bir korku düştü. «Korkma» dediler ve ona bilgin bir oğlan çocuğu müjdelediler.

– Seyyid Kutub

فَأَقۡبَلَتِ ٱمۡرَأَتُهُۥ فِي صَرَّةٖ فَصَكَّتۡ وَجۡهَهَا وَقَالَتۡ عَجُوزٌ عَقِيمٞ ٢٩

Bunun üzerine hatunu bir çığlık içinde döndü de elini yüzene çarptı ve akîm bir kocakarı, dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine zevcesi hayretle seslenerek döndü, yüzünü kapayarak: Kısır bir kocakarı, dedi.

– İbni Kesir

Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. “Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)” dedi.

– Diyanet İşleri

Bunun üzerine (İbrâhîmin) zevcesi (Sâre) bir feryâd içinde yönelib (elini) yüzüne vurdu. «(Ben) doğurmaz bir koca karı (yım)» dedi.

– Hasan Basri Çantay

Karısı hayretle çığlık içinde geldi. Yüzünü kapayarak «Ben kısır bir kocakarıyım» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡعَلِيمُ ٣٠

Dediler: öyle Rabbin buyurdu, şüphesiz Alim O, Hakim O.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar: Bu, böyledir, Rabbın buyurdu. Muhakkak ki O; Hakim, Alim olandır, dediler.

– İbni Kesir

Onlar dediler ki: “Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.”

– Diyanet İşleri

Onlar «öyledir. Fakat (bunu) Rabbin buyurdu. Çünkü O, asıl hukûm ve hikmet saahibi olan, (herşey'i) hakkıyle bilen odur» dediler.

– Hasan Basri Çantay

Dediler ki: «Rabb'in böyle dedi. O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir.»

– Seyyid Kutub

۞ قَالَ فَمَا خَطۡبُكُمۡ أَيُّهَا ٱلۡمُرۡسَلُونَ ٣١

İbrahim, o halde asıl me'muriyyetiniz nedir? ey mürselûn, dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey elçiler, işiniz nedir? dedi.

– İbni Kesir

İbrahim, onlara: “O hâlde asıl işiniz nedir ey elçiler?” dedi.

– Diyanet İşleri

(İbrâhîm) «Ey gönderilmiş (melekler) sizin haal-ü şanınız nedir?» dedi.

– Hasan Basri Çantay

İbrahim: «O halde işiniz nedir ey elçiler?» dedi.

– Seyyid Kutub

قَالُوٓاْ إِنَّآ أُرۡسِلۡنَآ إِلَىٰ قَوۡمٖ مُّجۡرِمِينَ ٣٢

Biz, de dediler: Mücrim bir kavme gönderildik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dediler ki: Biz, suçlu bir kavme gönderildik,

– İbni Kesir

(32-34) Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.”

– Diyanet İşleri

Onlar «Biz günahkârlar güruhuna gönderildik», dediler,

– Hasan Basri Çantay

Dediler ki: «Biz suçlu bir kavme gönderildik.»

– Seyyid Kutub

لِنُرۡسِلَ عَلَيۡهِمۡ حِجَارَةٗ مِّن طِينٖ ٣٣

Üzerlerine çamurdan taşlar salmak için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki; üzerlerine çamurdan taşlar yağdıralım.

– İbni Kesir

(32-34) Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.”

– Diyanet İşleri

«Çünkü üzerlerine çamurdan taşlar atacağız»,

– Hasan Basri Çantay

Ki onların üzerine çamurdan taşlar salalım;

– Seyyid Kutub

مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ لِلۡمُسۡرِفِينَ ٣٤

Rabbin’in nezdinde damgalanmışlar müsrifler için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki; aşırı gidenler için Rabbının katında nişanlanmış.

– İbni Kesir

(32-34) Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.”

– Diyanet İşleri

«ki (bunların her biri) aşırı hareket edenlere haas olmak üzere Rabbin nezdinde nişanlanmış (dır)».

– Hasan Basri Çantay

Rabbinin katında, haddi aşanlar için işaretlenmiş taşlar.

– Seyyid Kutub

فَأَخۡرَجۡنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٣٥

Binnetîce orada bulunan mü'minleri çıkardık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunun üzerine orada bulunan mü'minleri çıkardık.

– İbni Kesir

Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık.

– Diyanet İşleri

Derken orada mü'minlerden kim varsa çıkardık.

– Hasan Basri Çantay

Orada mü'minlerden kim varsa çıkardık.

– Seyyid Kutub

فَمَا وَجَدۡنَا فِيهَا غَيۡرَ بَيۡتٖ مِّنَ ٱلۡمُسۡلِمِينَ ٣٦

Fakat bir haneden başka orada Müslüman da bulmadık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Zaten orada bir evden başka müslüman bulamadık.

– İbni Kesir

Zaten orada bir ev halkından başka müslüman bulamadık.

– Diyanet İşleri

Fakat orada müslümanlardan bir ev (halkın) dan başkasını da bulmadık.

– Hasan Basri Çantay

Zaten orada bir ev halkından başka müslüman da bulamadık.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu